hotel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hotel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Keyifli Bir Beş Çayı Seremonisi


Afternoon Tea ya da 'high tea', yani onlarca çeşit şahane tatlı, kurabiye, reçel, kaymak ve klüp sandviçle sütlü çay keyfi yapan İngilizlerin, öğleden sonra saat üçle beş arasında geleneksel olarak biraraya geldikleri, bizdeki ismiyle 'beş çayı'.


İngilizlerin bu alışkanlığı Kraliçe Victoria zamanına kadar gidiyor. O dönemde ülkede günde sadece iki kez yemek yenir, sabah erken saatte kahvaltı edilip, akşam da geç saatte akşam öğünlerini tüketirlermiş. 


Arada geçen uzun zaman diliminde birşeyler yeme ihtiyacı doğarmış. (Kendinizi düşünün, en azından ara öğün yerine konacak birşeyler atıştırmadan hiçbirimiz akşama kadar dayanamayız :) )

1700'lerin sonunda yaşamış olan Düşes Anna, bir öğleden sonra açlıktan kendini mutsuz ve depresif hissedip saat beş civarında kendisi için çay, ekmek ve tereyağı hazırlanmasını emretmiş. (Bu öğün şu an İngilizlerin 'serial breakfast' adını verdikleri düzenli tüketilen standart kahvaltı) Akşam yemeğinden önce yaptığı bu mini öğünden büyük keyif alan Anna, yakın arkadaşlarını beş çayına davet etmeye başlamış. Ve böylece Victoria dönemi gerçekleşen bu beş çayları, ülkenin geleneksel 'afternoon tea' seremonisinin başlangıcı olmuş ve tüm ülkeye yayılmış. 


Sonrasında bu alışkanlık ülke sınırlarının dışına çıkıp dünya geneline de yayılmış. Şimdilerde İngiltere'nin en küçük kasabasında bile gelenek sürdürülmeye devam ediyor.




Afternoon tea'nin en hoşuma giden ögesi İngiliz porselen çay takımlarıyla zarif bir sunum haline gelen masalar. Üç katlı kek standında servis edilen tatlı ve sandviçlerin her bir katı farklı bir segmente ayrılıyor.


En geleneksel haliyle üst katta mini tartoletler, kurabiyeler, makaronlar,

ikinci katında çikolatalı, çilekli, krokanlı, karamelli dilim pastalar, muffinler ve scone adı verilen, krema ve reçelle servis edilen üzümlü kek-ekmekler, 


en geniş ve daha büyük olan alt katta da avakadolu, jambonlu, ton balıklı, çedar peynirli, crispy baconlı klüp sandviçler bulunuyor. 


Tabii her mekanın kendine özel çeşnisi var. Stand ortaya konuyor ve isteyen istediğini tabağına alıyor.


Bu üç katlı stand, bir demlik Earl Grey veya Darjeeling çayla servis ediliyor, bazı İngilizler bu tatlıların yanında Prosecco açtırmayı seviyor. Normalde İtalyan kökenli olan Prosecco'yu İtalyanlar sadece baharda tüketir ama İngiltere'de özellikle christmas yemeklerinde ve beş çayında masalarda mutlaka prosecco bardakları yerini alır. 


Önceleri sadece İngiliz aristokratlarının tüketebildiği bu yiyecekler şimdilerde pek çok kafede veya otellerin lobisinde (hatta bazı kiliselerin giriş hollerinin kafeye dönüştürüldüğü yerlerde) rahatlıkla herkesin ulaşabileceği bütçelerde. 


Bu afternoon tea'ler Türkiye'deki beş çayları gibi evlerde hiçbir İngiliz tarafından uygulanmaz. Zaten İngilizler yemek yapmayı sevmezler, kaldı ki tatlı için uğraş versinler. Marketlerde sınırsız çeşitte kombin yapılabilecek tatlı, sandviç ve hazır yemek vardır ki asla yemek yaparak vakit kaybetmezler.


Londra'ya veya İngiltere'nin başka bir şehrine giderseniz bu beş çayı keyfini, klasik restoran veya oteller ile vintage kafelerde denemenizi öneririm. 


İngiltere'de yaşarken damağım Türk çayının rayihasına alışkın olduğu ve çay tadını tam anlamıyla hissetmek istediğim için çayı sütlü içmeye bir türlü alışamamıştım ama siz sütlü çay denemek isterseniz sütü ayrı istemenizde fayda var. 


Sütlü çay denemek aklınızın ucundan bile geçmiyorsa süt istemediğinizi mutlaka belirtin. 



Turistik yerlerde mutlaka sorarlar ama diğer yerlerde çayı sütsüz içmek istediğiniz akıllarının ucundan geçmez. 

Şimdiden afiyet olsun :)

Hülya Meral