genç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
genç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

REFERANDUM






Referanduma bir ay kala muhalefet ile iktidar partisi arasındaki düello tüm hızıyla devam ediyor.



Başbakan EVET, muhalefet HAYIR propagandası yapıyor. HAYIRcılar referandumdan Evet çıkması halinde AKP'nin ülkeyi böleceği, ülkenin daha antidemokratik bir yapıya bürüneceği, yargı ve yürütmenin tek partinin elinde olmasının yaratacağı kaygı üzerinden ilerlerken, EVETçiler darbe anayasasından kurtulmanın ve demokrasinin gereği olarak anayasa değişikliğine gidilmesi zorunluluğunu iletişim dili olarak kullanıyor.

Akademik dilin susup toplumsal karmaşa dilinin ağırlıkla kullanıldığı bu süreçte EVET- HAYIR kutupları oluşmuş, oyverenlerin kafası oldukça karışmış durumda. Özellikle gençler neye evet neye hayır diyeceklerini bilmiyorlar ve konunun bahsi açılınca o ortamdan uzaklaşıyorlar.
Siyasete özellikle ilgi duyan gençler var elbette, onlar da facebook, twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinde konuyu masaya yatırıp tepkilerini ortaya koyuyorlar ancak bu elbette yeterli değil.
Gençler kendileriyle aynı dili konuşan liderlere kendini daha yakın hissediyor
Yaşları gençlere bir hayli uzak olan liderlerin gençlere de hitap eden bir üslup geliştirmesi, konuyu anlaşılır bir dille gençlerle tartışmaya açması ve bunun için partiler kanadında uygun platformlar oluşturulması gerekiyor. Çünkü gençler kendileriyle aynı dili konuşan liderlere kendini daha yakın hissediyor. Dolayısıyla önümüzdeki seçim ve seçimlerin kaderini cep telefonu ve internet ortamında yetişen gençlerin belirleyeceğini düşünürsek (18- 34 yaş arası 21.000 kişi- %43) üzerinde önemle durulması ve asla atlanılmaması gereken bir iletişim biçimi oluşturulması şart.
Bu seçimde verilecek cevap, çoğunlukla kıyafet alırken danışılan arkadaştan fikir alışverişi (ağızdan ağıza pazarlama) sırasında netleşecek. Dolayısıyla onları ciddiye almak, gençlerin dilinden konuşmak, basit ve yalın cümlelerle konunun özünü aktarıp ayrıntılarla gençleri boğmamak gerekiyor.

Son 30 yıldır konuşulamayanın konuşulduğu, çekinilen ve söylenemeyenin söylendiği bir oluşum sürecindeyiz. Bu siyasetçiler için de oyverenler için de oldukça önemli bir süreç vee bunu iyi değerlendirmek gerekiyor.
Hükümet iktidarını perçinlemek, muhalafet iktidarı yıpratmak peşinde
2011'de yapılacak seçimin provası sayılan ve 12 Eylül 2010'da yapılacak referandumu gündeme getiren hükümet, iktidarını perçinlemek isterken muhalefet, bu süreçte iktidarı yıpratmak istiyor. Sandıktan 'hayır' çıkarsa iktidar büyük oranda puan kaybedeceğe benzer.


Evet çıkarsa neler olacak?

Referandumun özellikle Recep Tayyip Erdoğan için büyük önemi var çünkü AKP tüzüğüne göre üç kez üstüste milletvekili olan kişi dördüncü kez aday olamıyor. Erdoğan 2011'de son kez aday olacak ve bu Çankaya'ya çıkması için son fırsat. Bu seçimlerden iktidar partisi olarak çıkması gerekiyor ki 2012'de Cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidildiğinde iktidar hala aynı gücünü koruyabilsin. Aksi taktirde Çankaya tehlikeye girecek. O yüzden AKP Evet'leri çok önemsiyor ve tüm iletişim çalışması bunun üzerine.


Referandumla Türkiye'nin siyasi geleceği de belirlenecek




12 Eylül'de sadece anayasa değişikliğini oylamayacağız, çetrefilli siyasi geleceği de belirlemiş olacağız. Sandıktan çıkacak sonuçlar muhalefet partilerin üst yönetimlerinde de iktidar partisinin üst yönetiminde de pek çok değişikliğe sahne olabilir. Bu sebeple sandığa gitmek hepimiz için önemli.



SONAR sokağın nabzını tuttu

SONAR'ın yüz yüze anket tekniğiyle 4.000 kişiye uyguladığı ve sokağın nabzını tuttuğu Ağustos ayı Genel Seçim anket sonucuna göre, AKP %37.23 alırken, CHP % 31.20'lik oy oranına sahip olmuş, MHP %13.59'da kalmış. Bu durumda AKP'nin %16'lık oranı Kürt vatandaşlarından gelirken Türk vatandaşlarından %20 alması birinci parti olmasına yetiyor.

Anketin bir diğer sonucu ise CHP'nin güçlenmesi ve referandum sürecinin bir kısım MHP ve SP seçmeninin AKP'ye kaymasına neden olması. CHP'nin yeni lideri ile uzlaşamayan bir grup sosyal demokrat seçmen ve parti örgütü DSP'nin oyunun %3'lerde seyretmesini sağlamış.


Ekonomi ile ilgili sorulan soruda %40.13'lük bir kesim ekonominin daha da kötüye gideceği beklentisi içindeyken, %25'i bugün ile aynı olacak demiş.
Türkiye'nin en önemli sorunu? sorusunun cevabı %73.72'lik oranla işsizlik ve istihdam olarak belirtirken, %65.19 ekonomik sorunlar ve pahalılık demiş.



En güvendiğiniz kurum sorusuna %75.95 ile TSK cevabı verilirken, %62.03 ile Emniyet, %54.70 ile Yargı'ya olan güven oranı belirtilmiş. %42.65 Cumhurbaşkanı derken, %35.45 Başbakan'a güveniyorum demiş.

Sandıktan ne çıkar şimdiden öngörmek imkansız ama SONAR'ın önceki anket sonuçlarının ufak bir yanılma payıyla tuttuğunu düşünürsek araştırmanın sonucuna göre ufukta koalisyon var...