ZİRVEDE BEYAZ MUTLULUK


Bir fotoğraf karesi düşünün ki karşınızda karlı ve dik bir zirve var ve siz de karşısındaki zirvede kollarınızı açmış, gözleriniz kapalı, beyaz örtüyle kaplı manzaraya kanat açıyor, mis gibi havayı içinize çekiyorsunuz. Sonsuzluğu kucaklar, bulutlarla dans eder gibi..


Çevremdeki pekçok arkadaşıma “Kar sana ne hissettiriyor?” diye sorduğumda özgürlük, sonsuzluk, doğallık, saflık, bulutlarda uçmak gibi cevapların yanısıra en çok “mutluluk” cevabını aldım.
Kar, bizim gibi metropolde yaşayıp senenin birkaç günü beyaz örtüyü izleme fırsatı bulanlar için büyük oranda mutluluk kaynağı.
Yeniyıla gireceğimiz şu günlerde İstanbul’u kar kaplar mı bilinmez ama hepimizin kardan adam yapmak için sabırsızlandığına eminim:)



İstanbul’da geçireceğimiz beyaz mutluluk için birkaç gün yetmez, önümüz sömestr, kaymak, snowboard yapmak istiyorum diyenler şimdiden kar tatili için hazırlıklara başlamış bile.
Siz de karla kaplı kartpostal coğrafyalarda oksijene doyup stres atmak, şarap, sucuk ekmek veya alabalık keyfi yaşamak istiyorum diyorsanız zirveler ve yenilenen pekçok kayak merkezi sizleri bekliyor.

Her yaşa uygun spor: Kayak
Anavatanı Norveç olan kayak, adrenalini seven snowboard meraklılarının da artmasıyla birlikte oldukça revaçta olan bir spor haline geldi.
Özellikle 4-5 yaş itibariyle her yaştan insanın uygulayabileceği ekonomik bir spor ve eğlence dalı olması da kayak sporunu cazip hale getirmiş durumda.

Antalya’dan Erzurum’a İsviçre’den Fransa’ya pekçok alternatif


İklimi ve coğrafi konumu ile kayak sporunda güçlü bir potansiyele sahip ülkemizde Uludağ ve Erciyes’in yanı sıra Bolu Kartalkaya, Erzurum Palandöken, Gümüşhane Zigana, Isparta Davraz, Kars Sarıkamış, Antalya Saklıkent, İzmit Kartepe, Ağrı Bubi Dağı, Kastamonu Ilgaz gibi bölgelerde yoğun olarak kayak yapılıyor.

Yurtdışında ise İsviçre, Fransa, İtalya, Almanya ve Avusturya’daki popüler kayak merkezlerinin yanısıra son yılların yıldızı parlayan ülkelerinden Bulgaristan bu sezon tercih edebileceğiniz bir lokasyon olabilir.


ULUDAĞ
Aralık ayında başlayıp mart ayına kadar devam eden kayak mevsiminin en gözde merkezlerinden biri Bursa'daki Uludağ. İlk kez 1933'te bir otel açılan Uludağ'da şu an 16 otel ve 20 civarında pist bulunuyor.
Bu nedenle Marmara Bölgesi'nin en yüksek dağı da olan Uludağ, kayakçıların farklı seviyelerdeki pistlerde kendilerini deneyebilecekleri, kayak yapmayanlarınsa kafelerde dağ havası eşliğinde salep veya sıcak şarap içip vakit geçirebileceği popüler bir kayak merkezi olmuş durumda.
2011’de uygulanmaya başlayacak tek kart sistemi için ciddi yatırım yapılmış. Buna göre Uludağ’da tatilcilerin birinci ve ikinci bölgede 16 pistten özgürce faydalanabileceği kart sistemiyle adı sisteme girilecek ve piste giriş-çıkışı tespit edilebilecek kayakseverlerin kaybolmalarının önüne geçilmesi planlanıyor. Pistte kalış süresinin 2 saatten 5 saate çıkacak olması da diğer artılarından.
Bu yılki yeni bir uygulama da telesiyej. Ağaoğlu My Resort tarafından yapılan yeni üstü kapalı telesiyej tesisleri ile saatte 4.000 kişi taşınacak. Yeni tesis ile kayak yapmak isteyenler 1.850 metrelik mesafeye rüzgar ve soğuktan etkilenmeden 4.5 dakikada kolaylıkla çıkacaklar.

PALANDÖKEN

İdeal toz karı ve dik parkurlarıyla kayakseverlerin mekânı olan Palandöken, Erzurum'un 10 km güneyinde yer alıyor.
Dört ve beş yıldızlı otellerin bulunduğu kayak merkezi, havaalanına çok yakın olduğu için ulaşımı da oldukça kolay. Türkiye'nin en uzun pistine sahip olan kayak merkezi olma ünvanına da sahip Palandöken'de Mayıs ayına kadar kayak mevsiminin devam ediyor.
Slalom yarışmaları için tescilli pistlerin yanısıra beş tane telesiyej, bir tane teleski, iki tane baby lift, bir tane gondol lift hizmet veriyor.
Palandöken’de Oltu Cağ kebabı ve kadayıf dolmasını da deneyebilirsiniz.


ILGAZ

Kastamonu ve Çankırı illeri sınırında yer alan Ilgaz kayak merkezi, Ilgaz Milli Parkı içinde yer alıyor. Bu nedenle kış turizminin yanı sıra sahip olduğu doğal güzellikleriyle de ilgi çekiyor. Üç tesise sahip Ilgaz'da pist sayısı henüz çok fazla değil.
Kayak mevsimi Aralık ayında başlayıp Nisan'a kadar sürüyor. Sezon içinde kar kalınlığı 70 ila 250 cm aralığında. Kayak merkezinde bir adet çift iskemleli 1050m uzunluğunda telesiyej tesisi ile 1000m uzunluğunda teleski tesisi bulunuyor. Bunların yanında otelimize ait 350m uzunluğunda bir baby lift de mevcut. Termal tesisi ile de ilgi çeken Ilgaz sakin bir kar tatili isteyenler için ideal bir merkez.

KARTEPE

Günübirlik kayak keyfi yaşamak ve doğayla iç içe zaman geçirmek isteyen İstanbullular için hem zamandan hem de paradan tasarruf edecekleri bir kayak merkezi Kartepe. Kocaeli'de bulunan, 12 farklı pistiyle farklı seviyelerdeki kayak severlere kayma imkânı sunan Kartepe'de bir tane beş yıldızlı tesis bulunuyor. Özellikle haftasonları çok kalabalık.
SARIKAMIŞ
Kar kalitesiyle ünlü Sarıkamış kayak merkezi, hem doğal güzellikleri hem de farklı seviyelerdeki yedi adet pistiyle kayakçıların ilgisini çekiyor.
Nisan ayına kadar kayak yapılabilen merkezde, iki tane devlet konaklama evi ve iki tane otel bulunuyor.
Sarıkamış, pistlerinin kalitesinden ziyade büyüleyici çam ormanlarının yarattığı masalsı manzarası ile ön plana çıkıyor. Oteller henüz yetersiz olsa da ekonomik bir tatil olsun diyenler için ideal.

KARTALKAYA
Türkiye'nin tanınmış kayak merkezlerinden Kartalkaya, Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu ilinin güneydoğusunda yer alıyor. Üç büyük otelin bulunduğu kayak merkezi, Bolu il merkezine 38 kilometre mesafede. Yani İstanbul'dan da Ankara'dan da üç saatte ulaşılıyor.
Farklı zorluk derecelerinde parkurların bulunduğu Kartalkaya doğasının güzelliği büyülüyor. Merkez aynı zamanda Alp disiplini kayak ve tur kayağı için çok uygun koşullara sahip.

Eski Vali Recep Yazıcıoğlu tarafından yapımı planlanan Munzur Dağı'ndaki kayak pisti projesi 2011'de faaliyete geçiyor.
12 kilometre uzunluğundaki pist 6 bin metre uzunluğunda kurulmaya başlanan telesiyejle, saatte bin 500 kişiyi zirveye taşıyacak tesis, Erzincan havalimanına 9 kilometre uzaklıkta olması nedeniyle Mayıs ayında bile kayakseverleri ağırlayabilecek.

FRANSA- Tignes

Lyon ve Cenevre havaalanlarına 3 saat uzakta bulunan kayak merkezi 2000 metrelik yüksekliği ile Avrupa’nın en yüksek resortü. Val D’isère’e bağlanmış olan 300 kilometrelik kayak pisti, dünyada teknik imkanları gelişmiş en güzel kayak alanı. 3500 metre yüksekliğindeki zirvesi ile Avrupa’nın en yüksek kayak alanlarından olan Tignes’de 10 km boyunca hiç telesiyeje binmeden kayma şansına sahipsiniz.
Her seviyedeki kayakçının zevkle kayabileceği kayak alanında usta kayakçılar için de off-pist uygulamaları mevcut.
Tignes’deki kayak alanı dünyadaki en iyi pudra karına sahip. La Vanoise Milli Parkı’nın tam ortasında yer alan, farklı panoraması ve el değmemiş slopları ile size eşsiz bir doğa zevki sunan Tignes’de 21 yeşil pist 66 mavi pist 34 kırmızı pist 14 siyah pist bulunuyor.

İSVİÇRE- Zermatt

Kayak için en yüksek çıkış noktası 3899 metre, en düşük iniş noktası ise 1620 metre. 30’a yakın zirveyi gören Matterhorn Dağı kentin simgesi.
Hem kaliteli hem doğal bir tatil istiyorum diyorsanız Zermatt bunun için biçilmiş kaftan. Avrupa’nın en güzel dağ manzarası burada diyebiliriz.
Alplerin büyüleyici havasını her şeyiyle yansıtan şehirde dar sokaklar, ağaç evler, koyunlar panoramik bir görüntü sunuyor. Kayak yapmasanız da, çevreyi gezip Alpleri seyretmek bile yetecektir. Keşfedilecek çok şey var.
FRANSA- La Plagne

La Plagne aileler ve kayağa yeni başlayanlar için ideal kayak merkezlerinden. Fransa Alpleri’ndeki 1250m ile 2000m arasında değişen yüksekliğe sahip merkezde dümdüz uzanan geniş ve kolay kayılabilecek pistler mevcut.
Karının en iyi kalite pudra cinsi olması nedeniyle adını tüm dünyaya duyurmuş olan La Plagne 11 bölgeye ayrılıyor. Dağ mimarisinin en güzel örneklerinin görülebileceği merkez pekçok şampiyonaya da evsahipliği yapıyor.

FRANSA- Val d’isere
Fransa- İtalya sınırında bulunan Val D’isère Cenevre ve Lyon havaalanlarına 3 saat mesafede. Dünyanın sayılı kayak merkezlerinden olan, tarihi taş ve ahşap evleri ile tam bir kasaba olma özelliği taşıyan Val D’isere, sahip olduğu kayak kültürü ile dünyanın sayılı kayak merkezlerinden biri.
“ La Vanoise” olarak bilinen 300 kilometrelik kayak alanı dünyanın en güzel pistlerinden. Özellikle iyi derecede kayabilen kayakseverlere tavsiye edilen Val D’isère konuklarına off-pist kayma imkanı da sunuyor. 21 yeşil pist 66 mavi pist 34 kırmızı pist 14 siyah piste sahip, sportif birçok aktiviteye ev sahipliği yapan resortte kışın Alplerin en prestijli yarışlarından olan “Ski World Cup” düzenleniyor.
Konforlu ahşap odalarda konaklayıp sauna, jakuzi ve masaj keyfi ile tüm yorgunluğunuzu üstünüzden atmak isterseniz tercih edilesi bir merkez.


İSVİÇRE- Courch-evel

Saatleri ve çikolatasıyla ünlü İsviçre’de Türkler tarafından en çok tercih edilen kayak merkezi burası. Kayak meraklılarının da kabesi sayılan Courch- evel, Fransız Alplerinde dünyanın en uzun pistlerine sahip Courchevel - Meribel - Val thorens adlı 3 vadinin birleşmesi sonucu ortaya çıkmış.
Kar, lüks ve eğlence birarada olsun istiyorsanız "les trois vallees" kayak merkezlerinden en popüler olanı. Michelin yıldızlı pek çok restoran mevcut.

BULGARİSTAN- Bansko

Bansko şirin ve tarihi bir Bulgar kasabası. 990 ile 2600 metre arasında toplam 65 km.uzunluktaki 13 piste sahip kayak merkezinde lift kapasiteleri de oldukça iyi ve saatte 14.200 kişi taşıyabiliyor. 44 adet technoalpine yapay kar makinesiyle karın yetersiz olduğu hava koşullarında bile keyifle kayak yapabilme konforunu sağlayabiliyor.
Her zorluk derecesine göre yapılmış pistler dolayısıyla diğer kayak merkezleri Borovets ve Pamporovo'ya nazaran daha çok tercih edilen Bansko’nun, muhteşem doğası ve tarihi kasabası görülmeye değer.
Snowboard'cular için de Funpark'ta zevk alabilecekleri bir parkurun yanısıra çocuklu aileler için 4-7 yaş arası çocuklara özel Ski Oyun ve Kayak Öğrenme Parkı hizmet veriyor.

AVUSTURYA, Lech

Avusturya Alplerinin en prestijli ve en güzel kayak merkezlerinden olan Lech, dağ mimarisinin en güzel örnekleriyle dolu ahşap evlere, lüks otel ve alışveriş merkezlerine sahip.
Yıl boyu süren yöresel ve uluslar arası sanat kültür etkinlikleri ile kış tatillerini geçirmek isteyenlerin uğrak yeri olarak bilinen Lech'deki en görkemli an, güneşin karlarla kaplı tepenin üzerinde battığı an.
Lech’te kayağın tadını tam anlamıyla çıkarabileceğiniz 84 adet teleferik, telesiyej ve teleski ile ulaşılabilen mavi, kırmızı ve siyah kategorilerde toplam 260 km uzunluğunda pistler bulunuyor.

İTALYA- Madonna di Campiglio

Madonna Di Campiglio’da, Avrupa’daki diğer kayak merkezlerine nazaran kar yağışı Kasım sonu başlıyor. Her seviyedeki kayakçılar için rahatlıkla kayma imkânı sunan 1550m- 2500m arasındaki yüksekliğe sahip merkez Avrupa’nın en çok tercih edilen kayak alanlarından.
Hemen yanında komşuları Folgarida ve Marilleva olduğundan kayak alanı oldukça geniş. Gitmişken buralar da görülebilir.
Derleyen: HÜLYA MERAL





































HEY GİDİ KARADENİZ



Gidişlerin her zaman bir sebebi vardır. Kimi bilinmeyenin ardını kovalar, kimi zirveye diker gözünü, dağlar tırmanır, kimi yaylalarda, ovalarda gezinir, rüzgara, yağmura verir yüzünü, kimiyse damak tadının peşinde nice coğrafyalar keşfetmeye çıkar. Ben de bu sefer rotayı uçsuz bucaksız coğrafyamızın Zonguldak’tan Artvin’e kadar olan tüm kıyı sahil şeridine çevirip sizleri de bir nebze olsun Karadeniz’in yeşilinde, denizinde, tarihinde ve kültüründe kısa bir seyahate çıkarmayı umuyorum.

Yıllardır fotoğraflarından ve şarkılarından tanıdığım, çoğumuzun ah şimdi Karadeniz’de olmak vardı diye iç geçirdiği bu yeşil örtü kuşanmış ve gözü alabildiğine manzaraya doyuran şehirlerde gezerken daha önce gelmediğime hayıflanıp durdum. Özellikle sıcaktan bunaltan yaz aylarında alternatif tatil arayanlara önerebileceğim bu seyahat, eminim unutamayacağınız anılarla dolu bir hafta yaşatacak size.


Hey Gidi Karadeniz, suların ne karadır Karadeniz..

AMASYA
İlk keşif noktamız Anadolu kültürünün kronolojik tarih sıralamasını görebileceğimiz ender kentlerden biri olan Amasya. Hazeranlar Konağı, Amasya Kalesi, Kral Mezarları, Yeşilırmak, Ferhat-Şirin efsanesine ait su kanalları, II. Beyazid Külliyesi, Saat Kulesi, Gök Medrese, Mumyalar Müzesi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Burma Minareli Camii, ve Bimarhane (Darü-şifa)’yi görünce yüzyıllardır 12 ayrı medeniyettin yaşadığı bu şehirde adeta büyüleneceksiniz.
Çakallar Tepesi’ne çıkıp manzarasıyla bütün konuklarını büyüleyen Ali Kaya Restaurant'ta Tokat Kebabı yiyebilir özellikle gece Kral Mezarları üzerine vuran ışığın yarattığı görüntüyü izleyerek keyifle kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

SAMSUN

Havza üzerinden Kurtuluş’un başkenti Samsun'a geçip tarihi Bandırma Gemisi’ni ve içindeki küçük müzeyi gezebilirsiniz. Atatürk’ün kişisel eşyalarını, silah arkadaşları ile toplantı yaptığı odayı ve Balmumu Heykelleri ile İlkadım Anıtı’nı görüp o günü yaşayabilirsiniz. Samsun’un simgesi Atatürk Anıtı, Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri’ni de ziyaret edebilir şayet vaktiniz varsa Samsun sahillerindeki plajlarda denize de girebilirsiniz.
Tabii Samsun’a gelip de Samsun Pidesi yemeden olmaz, Bafra Karayolu’na 17.km’deki Gülhan Tesisleri tam aradığınız adres, Samsun Pidesi haricinde başka pide çeşitlerini de tadabileceğiniz tesiste pideyi yerken diğer kenarından uzasın gitsin isteyeceksiniz, ölçüyü kaçırabilirsiniz, aman dikkat!



ORDU- GİRESUN- TRABZON

Samsun’dan sonra istikametimiz Ordu’da bulunan 475 mt. yükseklikteki manzarasına doyamayacağınız Boztepe. Burada verebileceğiniz çay ve fotoğraf molasından sonra sahile inip palmiyeler altında, denizden gelen serin rüzgar eşliğinde yapacağınız yürüyüş sonrası Mıdı Restaurant’ta soluklanabilir, deniz kenarında yüzen ördekleri ve tüm Ordu’yu seyrederek mevsim balıklarını, özellikle hamsi tavanın tadına bakabilirsiniz.
Daha sonra Gülyalı, Piraziz ve Bulancak üzerinden, fındığın memleketi, kirazın ise anayurdu olan Giresun'a geçip hava durumu müsaitse Eynesil Kalesi görülebilir. Şarkılara konu olan Gelivera Deresi’ni takip edip Harşit Vadisi'ne giriş yaptığınızda Kürtün Baraj Yolu üzerinden Zigana Tüneli’ne gelebilirsiniz.
Trabzon Yolu’nun 60.km’sinde bulunan Zigana, yazları çim kayağı, kışları kayak turizmine elverişli ender iklime sahip bir belde. Kayalık dağların ardından bambaşka bir iklime sahip geçit sonrasına geldiğinizde ladin ormanları arasından Trabzon’a doğru sürecek yolculuğunuz. Osmanlı döneminde tamamen bir Rum köyü olan Maçka’ya bağlı Hamsiköy’e geldiğinizde kendinizi sisler içinde masaldaymış gibi hissedeceksiniz. Adına aldanmayın, hamsi yok belki ama denize uzak bu köyde sisler zamanını yaşayıp yeşilin her tonunu görebilir, temiz havasını ciğerlerinize çekebilirsiniz. Önerim Hamsiköy sütlacını yemeden ayrılmayın! Daha sonra yolunuz düşerse alışkanlık yaratabilir.
Maçka’dan sonra Karadağ'ın eteklerine oyularak 1.250 mt. yüksekliğe inşa edilmiş, zamanında Hristiyanlar tarafından manastır olarak olan Sümela’nın mimari harikasını gördüğünüzde şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz.
Araçla veya dolmuşla belli bir yerine kadar gelip sonrasında kolay bir parkurla yürüyerek çıkılabilecek Manastır’ı gezerken bir kez daha büyüleneceksiniz. Sümela’da damak tadınıza hitap edebilecek, yöresel Karadeniz yemeklerinin sunulduğu Sümer Restauran’a uğrayabilir, Karabakan Dağı’ndan kopup gelen derenin huzur veren sesinde Trabzon kuymağını tadabilir, kendinizi bu damak çatlatan tatla şımartabilirsiniz.
RİZE

Sümela’dan sonra Karadeniz’in çay bahçeleri ile süslenmiş, reklamlardaki deyişiyle “en cüzel çay”ın halis toprağı Rize’ye varıyoruz.
Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene, Of, Güneyce ve İkizdere üzerinden gelebileceğimiz bu sahil şehrinde Rize Kalesi ve Botanik Parkı panoramik olarak görüp manzaraya karşı ünlü çayını içip meşhur laz böreğinin tadına bakabilirsiniz.
Vaktiniz olursa Çaykur Çay Müzesi ve Rize’nin merkezinden 5 dk.da dolmuşla ulaşılabilecek Dağmaran’a da gidebilir çay bahçelerine karşı saç kebabını ve karalahana dolmasını deneyebilir, nargilenizi tüttürebilirsiniz.
İnerken de Şahin Tepesi’nde fotoğraf çekmenizi salık verebilirim.



Daha sonra Çayeli yolu üzerindeki meşhur Rize bezlerinin üretildiği atölyelerde (Kurular Rize Bezleri) Rize bezi yapımını izleyebilir, atölyenin altındaki mağazalarda vereceğiniz alışveriş molası sonrasında Pazar yolunu takip ederek ve Ardeşen'den geçip, Çamlıhemşin ilçesine gelebilirsiniz.
Yol üzerindeki Kale (Hala) Köprüsü’nde durup gürül gürül akan dereyi izlemeyi ihmal etmeyin. Fırtına Deresi kenarında Pınar Alabalık Tesisleri’nde verilebilecek mola sonrasında tavsiyem Kırmızı Benekli Alabalık ve Muhlama'nın tadına bakmanız.
Bu doyulmaz lezzetler için 1 porsiyon muhtemelen yetmeyecektir. Yemek sonrasında yediklerinizi eritmek üzere hep beraber tulum horonu edebilirsiniz. Unutmadan Karadenizlilerin söylediğine göre horon tepilmezmiş, oynanırmış. Sonrasında içtiğim çay, suyundan ve çayından olsa gerek hayatımda içtiğim en leziz çaydır diyebilirim, mutlaka tadın derim.

Yemek sonrasında, dünyanın en yeşil noktası olarak bilinen Fırtına Vadisi'ne giriş yapıp Fırtına Dizisi'nin ve Sonbahar Filmi'nin de çekildiği, Fırtına Vadisi içerisinde yer alan binbir çeşit bitkiyi görerek kendinizi Karadeniz'in en güzel yaylalarından biri olarak bilinen Ayder Yaylası'nda bulacaksınız.
Şenlik zamanı yürümeye zorlanacağınız yaylada, Gelintülü (Büyük) Şelalesi, Küçük Şelale, Galer Düzü ve Şenlikdüzü’ne bakmaya doyamayacaksınız.
Yöreye özgü ahşap evler pansiyona çevrilmiş, mutlaka bir gecenizi orada geçirmenizi öneririm. Sabahın erken saatinde yaprağa düşen damlaları izlemek ve sabahın tazeliğini ciğerlerinizde hissetmek büyük keyif olacaktır.

ARTVİN

Ayder’den sonra durağımız Artvin. Gürcistan ile sınırımızı oluşturan Sarp Sınır Kapısı’nın geçiş noktası olan ve artık yakın şehirlerden düzenlenen turlarla daha da hareketlenen Artvin’e gelmişken, yanınızda pasaportunuz varsa, vizesiz gezebileceğiniz Batum’u da günübirlik görebilir, hristiyanlığı ilk kabul eden topraklardaki tarihi Gürcü Evlerini fotoğraflayabilirsiniz. Sonrasında Artvin Hopa’dan Arhavi, Fındıklı, Ardeşen, Çayeli Yolu’nu takip ederek dönüş yoluna geçebilir sağınıza denizi, solunuza yeşili alarak doyumsuz manzara eşliğinde Rize üzerinden Uzungöl’e gelebilirsiniz.

TRABZON

Uzungöl Çaykara ilçesine bağlı 1.090 mt. Yükseklikte eşsiz doğaya sahi bir köy. Yayla evleri ve doğal bitki örtüsü ile sizi büyüleyecek gölün etrafında yürünebilir, kondisyonluyum derseniz biraz tepedeki 2-3 km’lik parkura da tırmanabilirsiniz.
Yürüyüş sonrasında köyün içindeki alabalık tesislerinde taze balık tadabilir, göl manzarasına karşı çayınızı yudumlayabilirsiniz. Sonrasında ise Trabzon şehir merkezine gelip Soğuksu Mevkii’ndeki Atatürk Köşkü’ne gelip Mustafa Kemal'in 1930 - 1937 yılları arasında çeşitli dönemlerde konakladığı ve Dersim (Tunceli) İsyanının bastırma planlarını yaptığı bu muhteşem mimariyi gördükten sonra, Anadolu'nun üç Ayasofya'sından biri olan Ayasofya Kilisesi'ni gezebilirsiniz.
Bizans döneminin önemli fresklerini görebileceğiniz bu kilisenin çıkışında ise, Trabzon el sanatı olan telkari ve hasır işlerini görüp, dünyada sadece üç aile tarafından icra edilen ve ismini bu aileden alan Kazaziye Sanatı hakkında bilgi alıp elyapımı takılardan satın alabilirsiniz.
Trabzon’a gelip Akçaabat Köftesi’ni tatmadan olmaz, şayet Uzungöl’deki alabalıkla doymadım derseniz Trabzon’un en eski ve en güzel ilçesinde yapılan bu köftenin tadına bakmak için Nihat Usta’nın Yeri’ne gitmenizi öneririm. Köftenin yanında adeta damacana büyüklüğündeki bardakla ikram edilen ayranın tadı damağınızda kalacak, şimdiye kadar içtiklerim sahiden ayran mıydı diyeceksiniz.
Akçaabat üzerinden sahilyoluna devam edip ünlü Vakfıkebir ekmeklerinin üretildiği ilçeye uğrayıp ekmeğinizi satın aldıktan sonra Giresun’un fındığı ile ünlü Görele’ye gelinebilir.

GİRESUN

Burada dünyaca ünlü pikolo fındık ve fındık ezmesi, fındık sarma gibi fındığın yan ürünlerinden edinip sahil şeridinin bakmaya doyamayacağınız manzarasını izleyerek Tirebolu çay fabrikasına geçmenizi önerebilirim. Fabrikada çayın toplanmasından paketlenmesine kadar gerçekleşen süreci gıda mühendislerinden dinleyip çay tatma bölümünde özel yapım Tirebolu çayından almayı ihmal etmeyin. Hediyelik 200- 500 gr.lık çay paketleri, çay kolonyası, tek kullanımlık çay çubuğu da mevcut.
Giresun Kalesi’ni de görüp Bulancak üzerinden Ordu, Fatsa, Ünye, Samsun yolunu takip edip yol üstündeki Bafra Sigaralarının kurutulmak üzere serildiği arazileri görebilirsiniz.
SİNOP
Samsun Bafra yolunu takip ederek Gerze üzerinden ulaşabileceğiniz, mitolojide hikayelere konu olan ve Büyük İskender'e "Gölge etme başka ihsan istemem" diyen Diyojen'in doğduğu yer olan Sinop'a ulaşıyoruz şimdi de. Türkiye’nin haritadaki en kuzey ucunu gösteren İnceburun ile ünlü bu şehirde, ülkemizdeki tek fiyord olan ve kenarında gençlerin kamp kurabildiği alana sahip Hamsilos Koyu mutlaka görülesi yerlerden.
Fiyord, son buzul çağında Karadeniz'in tamamen donduğu dönemde buzullar erirken oluşmuş. Koyu gezdikten ve manzarayı fotoğrafladıktan sonra tarihi Sinop Kalesi’ni ve yanındaki Gemi Maketi Yapım Atölyelerini gezebilir, Sabahattin Ali’ye “Dışarda deli dalgalar, gelir duvarları yalar” sözlerini yazdıran, zamanında düşünce suçlulularına barınak olmuş, şimdilerde ise Parmaklıklar Ardında Dizisi’ne evsahipliği yapan Tarihi Sinop Cezaevi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Sinop’tan sonra ise tarihi İpek Yolu güzergahının kavşak noktalarından olan Kastamonu’ya geliyoruz.

KASTAMONU

Milli mücadele döneminde lojistik destek sağlamada sonsuz faydalar sağlayan güzergaha ve denize kıyı 6 ilçeye sahip Kastamonu, 1925’te Mustafa Kemal Atatürk’ün şapka inkılabını gerçekleştirdiği, sokaklarında şapka ile dolaşılan ilk şehrimizdir.
Türkiye’nin yetiştirdiği ünlü heykeltıraş Prof. Dr. Tankut Öktem’in Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk ve Şerife Bacı Heykeli görülmesi gerekli yerlerden. Hükümet Konağı, Zınbıllı Tepe, Nasrullah Kadı Külliyesi, Yakup Ağa Külliyesi, İsmail Bey Külliyesi, Dokuma Atölyesi ve El Sanatları Atölyesi'ni de görmeden ayrılmamanızı öneririm.
Kastamonu’da dillere destan etli ekmek ve biryan yemeden ve hediyelik çekme helva satın almadan dönerseniz aklınız kalabilir. Benden söylemesi..
Yazı ve Fotoğraflar: HÜLYA MERAL