İSTANBUL'UN ARKA BAHÇESİ: POLONEZKÖY


Haftasonları evde oturmak istemem. Haftanın beş günü çalışan pekçok kişi gibi şehrin denizinin, havasının, yeşilinin, güzelliğinin keyfini çıkarmaya hakkım olduğunu düşünüp kendime kaçacak bir yer ararım. İlk aklıma gelen de evime yarım saat uzaklıktaki İstanbul’un arka bahçesi Polonezköy olur.


Yeşillikler içersinde, doğayla başbaşa, evyapımı kahvaltılıkları tadarken bir yandan da Polonya’ya özgü yemeklerle yapacağım damak yolculuğu haftaya taptaze başlamamı sağlar.

Özellikle bahar gibi geçirdiğimiz ılık kış günlerinde güneşin göz kırptığı bir haftasonuna denk getirip baharın gelişini çok uzaklara gitmeden yaşamak isteyenlere bu 165 yıllık köyde hoşça vakit geçirilebileceğini söyleyebilirim. Bugün köyde 90’ı Polonya kökenli olmak üzere yerleşik 250 Türk yaşıyor.

Şayet Haziran’ı beklerim derseniz her yıl Polonya’dan Geleneksel Polonezköy Kiraz Festivali için gelen folklor ekibinin yöresel kıyafetleriyle sunacağı halk danslarını izleyip bol bol kiraz yiyebilirsiniz. Polonya gelenekleriyle de tanışabileceğiniz festivalde kiraz bahçelerinde piknik yapmak, 5 kilometrelik yürüyüş parkurunda dolaşmak veya bisiklet turu atmak mümkün.

Orman içindeki köy, Anadolu yakasının en büyük oksijen depolarından biri. Köyün ormanların içinden geçen iki yürüyüş patikası var. Bunlardan biri hemen köyün girişinden başlıyor ve beş kilometre boyunca kestane ağaçları arasından ilerliyor.


Özellikle ilkbahar ve sonbaharda, bu yürüyüş, köy aktivitelerinin ‘’olmazsa olmaz’’larından. Ayrıca köyde faytonla dolaşmak, at binmek, otel ve restoranların havuzlarında yüzmek, yemyeşil vadilere bakan restoranların ahşap masalarında mangalda et pişirmek, Polonya pastalarını tatmak, kışın şömine başında şarap içmek, karda yürümek ve buranın konuksever Polonyalı sakinleriyle sohbet etmekten de keyif almamak mümkün değil.



Oteller ve restoranların çoğunun ismi yıllar önce bu köye yerleşmiş eski Polonyalıların isimlerinden esinlenilerek konmuş. Yol üzerindeki Ludwik Dohoda, Zozista, Rizi, Stella, Lora, Lara Roza, Hera, Defne, Kriha, Club Adampol, Alinda’da vakit geçirebilirsiniz.

Tüm bu restoranların yanı sıra Polonezköy’ün en çok bilinen restoranı Leonardo, umduğunuzun fazlasını verebilir. Aile büyüklerinden Leonardo Dohoda’nın 80 yıllık evinin restore edilmesiyle ortaya çıkan restoran oldukça şık. Dünya mutfaklarından da leziz yemekler sunabiliyorlar. Açık büfe brunch istiyorsanız içeceklerin fiyata dahil olmadığını göz önünde bulundurmanızı öneririm, sürpriz bir hesapla karşılaşabilirsiniz.





Şirket organizasyonları ve kır düğünleri için yoğun talep gösterilen restoranın spesiyaliteleri arasında, Leonardo börek, Steak a la Polonez ve böğürtlenli krep var. Sebzeli ve etli ‘‘noodle’’ ile flambe edilmiş muz da deneyebilirsiniz.








Restoran aynı zamanda Ponçki tatlısı ve bir tür lahanalı mantarlı börek olan Piroşki gibi geleneksel tatlar ile evyapımı meyve likörlerini de beğeninize sunuyor. Restoranın biri yarı olimpik diğeri çocuklar için iki ayrı yüzme havuzu olduğunu hatırlatmalıyım.




Bir diğer restoran ise Hera. İstanbullu Rum, Keleşoğlu ailesinin aynı zamanda pansiyon hizmeti de verdiği evin iki tarafı da ormana bakıyor. Özel soslu Hera kabak ve yedi çeşit peynirin karışımından oluşan bir ara sıcak olan peynir köftesi, şaraplı biftek, krepler, Rus pastaları, Rum mezeleri, Rus baharatlı havuç mezesi dimağınızda güzel bir iz bırakacaktır. Düğünler için geniş bir bahçeleri bulunuyor Hera’nın.



Club Adampol de hem konaklayabileceğiniz hem brunch veya yemek için tercih edebileceğiniz bir mekan. 68 odası, yüzme havuzu, çocuklar için kaydıraklı yüzme havuzu mevcut.


Çocuk parkı, çocuk eğlence odası, tenis kortu, basketbol, voleybol, futbol sahası, spor salonu, sauna ve jakuzisi de bulunan tesiste doğayla baş başa bir haftasonu geçirebilirsiniz.




Polonezköy’deki bir diğer tesis ise Polka Country Hotel. Otelin köy kahvaltısında iki çeşit peynir, hakiki bal, ev yapımı bahçe reçelleri, omlet ceşitlleri organik domates, salatalık ve özel polka pohçası bulunuyor.
Alacarte menü de sunan otelde dünya mutfağından seçeneklerin yanı sıra Polka usulü sarma bonfile, kestane suflesi ve kestaneli pasta konusunda iddialılar.






Köyün en sempatik konaklama yerlerinden biri Polina Pansiyon.

Evyapımı reçellerin, tereyağının, yabani böğürtlen ve kaymağın, kabak çiçeğinden yapılan omlet ve menemenin ikram edildiği geleneksel Polonezköy kahvaltısını ve çok meşhur Karpatka’yı tatmak gerek. Polina’nın altında Gizli Bahçe veya Hamak Tarlası dedikleri yerde sessiz sakin bir haftasonu geçirebilirsiniz.



Stella Pansiyon köyün en ünlü ‘’kendin pişir, kendin ye’’lerinden biri. Vadiye bakan kocaman bir bahçede aynı anda 1500 kişiye hizmet verilebiliyor. Kahvaltı dışında herşey self-servis. Saat 12.30'a kadar devam eden kahvaltıyı masanıza getiriyorlar. Sınırsız çay servisi kahvaltıdan sonra bir yarım saat daha sürüyor. Türk kahvesi bile içmek isteseniz mangalla cezveyi getiriyorlar. Pansiyonun beş odası kaloriferli, beş odası da odun sobalı. Çoğu dağ manzaralı.



Ludwik Dohoda’nın yemyeşil bir araziye yayılmış, vadi manzaralı Ludwik Pansiyon & Restaurant’da barbekü keyfi yapabilirsiniz.



Tüm bu pansiyon ve restoranların yanısıra Polonezköy meydanından dümdüz devam ettiğinizde, Cumhuriyet Köyü’ne doğru geniş arazilere kurulmuş 200- 300 kişi kapasiteli mesire alanlarını görebilirsiniz. Şirket, dernek, okul piknikleri için hazırlanmış bu alanlarda dilerseniz bireysel olarak barbekü yapıp ata binebilir, 5 km.lik yürüyüş parkurunda ter atabilir, mevsimiyse ağaçlardan kiraz tadabilirsiniz.



Haftasonları rezervasyon şart. Polonezköy’e en yakın ulaşım 8- 10 km mesafedeki Çavuşbaşı ve Cumhuriyetköy’den. Buraya otobüs ve minibüsler çalışıyor. Ancak bu köylerden taksi bulunamayabilir. Gitmeyi düşündüğünüz mevsime göre teyit edin. Dönüş saatinde yoğunluk nedeniyle trafik olacağını hesaba katın.












Nasıl gidilir?

1. Seçenek:
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü geçtikten hemen sonra Beykoz/ Kavacık sapağından çıkın. Polonezköy- Riva tabelasını izleyin. Yol çatallaşınca, sağdan Acarlar İş Merkezi’nin önünden devam edin. Acarlar Sitesi’nin A Kapısı’nı geçtikten sonra Çavuşbaşı yönünde devam ederek Polonezköy’e ulaşabilirsiniz.



2. Seçenek: Beykoz üzerinden Toygar’a, oradan Mahmut Şevket Paşa’ya, oradan da Üçpınar mevkiinde güneye yönelerek ulaşabilirsiniz.


3. Seçenek: TEM’in Ümraniye/Sarıgazi çıkışından çıkın. Carrefour’un önünden geçtikten sonra, Kocatepe Mezarlığı’nı geçer geçmez sağdaki üst geçitten Çavuşbaşı istikametine girin. Tabelaları takip ederek 15 dakika içinde ulaşabilirsiniz.




Yazı ve Fotoğraflar: Hülya Meral














































































































Hiç yorum yok: