UMBERTO ECO'DAN YENGEÇ ADIMLARIYLA

Tempo Dergisi’ne yazdığı eleştirel popüler kültür yazılarıyla ve listelerden inmeyen çok satan kitaplarıyla tanıyoruz onu. Eleştirmen, yazar, bilim adamı, düşünür, edebiyatçı Umberto Eco.
 İtalyan yazar, Türkiye’deki ününü Gülün Adı ve Foucault Sarkacı isimli kitaplarıyla elde etse de son yıllarda yazdığı edebiyat, tarih, medya ve iletişim yazılarıyla ilgimizi çekmeye devam ediyor.
 
En son Doğan Kitap'tan çıkan Güzelliğin Tarihi, Çirkinliğin Tarihi ve Prag Mezarlığı kitapları yayınlanmıştı. Şimdiyse Eco’nun 2000- 2005 yılları arasında yayımlanan makale ve konferans metinlerinin biraraya getirilmesiyle oluşturulmuş ‘Yengeç Adımlarıyla’ kitabı geçtiğimiz haftalarda kitapçı raflarının yeni çıkanlar bölümünde yerini aldı. 
 
 
11 Eylül saldırılarından, Saddam’a, Silvio Berlusconi’den Çin’in gelişmesiyle harekete geçen ‘Sarı Tehlike’ye, coğrafya üzerinde meydana gelen pek çok olayı ve olguyu değerlendiren Eco, tarihin artık ‘yengeç adımlarıyla’ yani geriye giderek ilerlediğini öne sürüyor.
 
 
Son 20 yılda Kosova, Körfez, Afganistan ve Irak’ta meydana gelen olayları, 11 Eylül saldırılarıyla yükselişe geçen İslamofobi ve kültürel antropoloji ekseninden değerlendiren Eco, sıcak savaşlar, terör, köktendincilik, ırkçılık, din savaşları, çoğulculuk, antisemitizm, siyaset, medya sahiplikleri ve iletişim gibi parametreleri nesnel örneklerle ele alıyor.
 
 
Geleneksel medyadan yeni medyaya geçişle medyanın kimlik değiştirmesine atıfta bulunmayı ve ironiyi de ihmal etmiyor.
Yaşadığımız dünyanın, arzu edebileceğimiz dünyaların en iyisi olmadığı aşikar. Sürekli yengeç adımlarıyla devam etmemek için ‘birbirimize’, internet, teknoloji ve sosyal medya ile sınırları kalkan kültür çeşitliliğinin zenginliğine entegre olmak ve küresel hoşgörüyü içselleştirmek belki de üzerinde düşünmemiz gereken önemli konulardan biri.
Eco’nun ‘Yaşamın, demokrasinin ve kültürün tadı tuzu olan çoğulculuk, kendi içlerine kapanmış ve birbirini tanımayan dünyalardan değil, bir araya gelmekten, diyalogtan ve karşılaştırmadan oluşur…’ sözlerine katılmamak mümkün değil. Zira dünya hoşgörü ve diyalog zeminine oturmuş olsaydı kendi elimizle oluşturduğumuz kültürlerarası duvarlar bu kadar hırpalayıcı olmazdı.
Hülya Meral
Facebook: Hülya'nın Valizi
 
 
 
 
 

Hiç yorum yok: