Geçtiğimiz hafta enteresan bir oyun izledim. Şahika Tekand'ın
yönetmenliğinde, 20. yüzyılın önemli ve etkili yazarlarından Samuel Beckett'in
'Oyun' isimli eseriydi sahnelenen. Şimdiye kadar izlediğim oyunlardan farkı, Tekand’ın
geliştirdiği performatif sahneleme ve oyunculuk yöntemini kullanmış olmasıydı.
Oyunun ilk beş dakikası karanlık, belirli alanları aydınlatılan sahneden birkaç
yüzün yavaş yavaş belirmesiyle başlıyor. Alt fonda derin bir sessizlik ve
karanlık.
Ardından tek tek manuel açılıp kapanan soyut ışıklarla, ayrı ayrı küçük
odacıklarda sandalyelere oturmuş 10 kadın ve 5 erkek oyuncu beliriyor ve
toplamda bir saatlik süre içersinde oyunculuk anlamında izleyenleri sarsacak
bir sahne performansı gösteriyorlar.
Işık odacıklarda dolaştıkça kadınlar ve adamlar öyküyü anlatmaya başlıyor.
Öyküde, iki kadın ve bir erkeğin geçmişte yaşadığı aşk üçgeni, 15 oyuncunun
performansıyla ve tekrarlarla gelişerek adeta parlıyor.
Küçük dünyalarına
sıkışmış günümüz kentsoylu insanının, son özgürlük alanlarını da giderek hareketsizleştirerek
ve aynılaştırarak kaybettiği, zorla varolma ve kendini ifade etme mücadelesi;
huzur ve dinginlik ararken içine düştükleri karmaşa, sıradan ve trajikomik bir
öykü çerçevesinde ele alınıyor.
Oyunculardan bazılarının yüzlerine televizyondan aşinayız.
Özge Özder |
Mert Ali Yavuzcan |
Denk gelirseniz bu teatral gösteriyi kaçırmamanızı, oyunculukları ve ışık
tekniğini görmenizi öneririm.