Kumbaracı Yokuşu’ndan
aşağıya doğru inip sağa kıvrıldığınızda sessiz bir sokak karşılıyor sizi. Seher Yıldızı
Sokak..
Müziğin geldiği yere
doğru ilerlediğimde grafitilerle renklendirilmiş duvarlar ve hiç kimsenin
yaşamadığını düşündüğüm, terk edilmiş gibi duran iki katlı, cumbalı, gül kurusu
boyalı bir ev ile karşılaşıyorum.
Kapıya yaklaştığımda
Konsolosluk antetli kağıda üç ayrı dilde yazılmış sevimli nota şaşırıyorum.
‘GENÇLER BU MÜZİK SİZİN MÜZİĞİNİZ’…diye başlayan kısa yazı
‘SİZİ KORUDUĞU GİBİ SİZ DE ONU KORUYUN’ diye sonlanıyor.
Meğer bulunduğum yere
aynı zamanda Aşıklar Sokağı diyorlarmış.
Bu bina bana nedense
İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar isimli kitabındaki Rafael’in evini çağrıştırdı. Bu yıkık dökük, bakımsız, kapıları kilitli evin mülk sahibi kimdir bilmiyorum
ama sokağı tıpkı Galata’daki gibi şirin cafelerle mecazi ismine yakışır şekle
getirme fikri hiç de fena değil;)