haftasonu tur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haftasonu tur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SONBAHARIN AHENGİ: YEDİGÖLLER

 E malum bu yazı da elbirliğiyle uğurladık.
Ne yazdı ama.. Klimasız ortamlara düşman, klimalılarla canciğer kuzu sarmasıJ Şimdiyse hafiften hafiften akşamları ısırmaya başladı hava. Yazın incecik örtülere bile burun kıvırırken şimdi pike ile flörtleşmeye başladık.
 
Hatta bazılarının nezlemsi halleri dolayısıyla ellerinde kağıt mendillerle koşuşturuşunu izliyorum da daha dün rehavet sebebi sıcaktan,  terden dert yanıyorduk, bir anda serinledi havalar..
Neyse. Meteoroloji konusunda yorumları sevgili Bünyamin Sürmeli’ye bırakalım. Gelelim asıl konumuza.
 
Sonbahar deyince aklıma ılık ılık esen rüzgar, Adalar’ın son keyif günleri, İstanbul’daysa  sararan yapraklar, gazeller, dalları yeşilden sarıya yüz tutmuş dev ağaçlar, yazın binbir renkle gönlümüzü açarken kuru dal haline dönmüş çiçekler geliyor.
 
 
Bir yandan hüzün ve kaybedişi simgeleyen bir yandan da yeni başlangıçları işaret eden ay Sonbahar.. 
 
Sonbaharda en güzel ne mi yapılır? Bir sırt çantası, bir matara su, bir de fotoğraf makinesi kapılır, düşülür Bolu Yedigöller yollarına.
 
 
 
O sararmış yaprakların olağanüstü güzellikteki örtüsüne, günbatımında kızıla dönen rengine, öğlen güneşinde de 7 gölün 7’sine vuran ışığın göller üzerine yansıyan ahengine ve cam yeşiline dönüşüne tanıklık edilir.
 
 
 
Hatta zaman varsa ve çadırda kalmak zahmet verici bir şey gibi görünmüyor, aksine bundan keyif alınıyorsa, durmayın, toplayın çantalarıJ Çünkü Yedigöller Milli Parkı bozulmamış doğasıyla bunun için biçilmiş kaftan.
 
 
 1965’ten beri koruma altına alınan Park, diğer mesire yerleri veya turistik alanlara benzemiyor.
 
İstanbul’dan gidecekler için 2 yol var. Biri ücretli otoyoldan ve Bolu şehir merkezi üzerinden. Diğeri Mengen üzerinden. Bolu'ya geldikten sonra Yedigöller tabelalarını takip etmeniz gerekiyor.
 
Yaklaşık 4 saat gittikten sonra Yedigöller tabelasına girdiğiniz andan itibaren 1 saat sürecek stabilize yol sizi bekliyor. Özellikle arabanızın altı yere yakınsa çok önermiyorum. Keza ben turla gitmeyi tercih ettim.
 
 
Son bir saat geçmek bilmiyor ama bittiği anda ‘offf değmiş’ diyorsunuz. Bir çay ve kahve molası zaruri oluyor.
 
Unutmadan; Yedigöller’de yiyecek ve içecek satılmıyor. Herşeyi yanınızda götürmek veya önceden temin etmek zorundasınız.  
 
Hareket noktamız İncegöl ve sonrasında Deringöl oluyor. Burası henüz başlangıç. Diğer göller ve yeşilin, sarının binbir tonu henüz tarafımızdan keşfedilmeyi bekliyor. Daha ilk gölde içim açılıyor.
 
Arkasından kendimizi Nazlıgöl ve Sazlıgöl’de buluyoruz.
 
 
Işığı doğru açıdan yakalamaya çalışıp birkaç kare fotoğraf çekerken gölün kenarına çadır kurmak için birbirine yardım eden 7-8 kişilik grupla selamlaşıyoruz. Üniversite öğrencileri geceyi burada geçirmeyi planladıkları için çadırlarını en uygun konuma getirmeye çalışıyorlar.  
 
Diğer yanda önceden gelmiş 10 kişilik bir grup öğlen yemeğini hazırlıyor.
 
 
Bu alanda rahatça mangal yapabileceğiniz barbekü bölmeleri, çayınızı demleyebileceğiniz statik şömine tarzı ocaklar bulunuyor.
 
Deringöl’den aşağıya doğru inip Dilek Çeşmesi’nde (hiçbir yerde ıskalamıyorumJ) dileğimizi diliyoruz. O kadar çok dilek dileyen var ki biraz sıra bekliyoruz.
 
 
Solda küçük bir şelale var. Gülen Kayalar’a inme gereği duymayıp Nazlıgöl çevresindeki 500 yaşındaki Anıtçamı gördükten sonra Kapankaya manzara terasından önümüzdeki naturel resme bakıyoruz. 
 
O kadar yorulmuş ve acıkmışız ki Piknik Alanı’na geçip biz gitmeden önce hazırlanmış ekmek arası karışık ızgaralarımızı büyük keyifle ve afiyetle yiyoruz.
 
 
Biraz enerji topladıktan sonra Büyükgöl ve
 
 
Seringöl’e doğru yöneliyoruz.
 
 Büyükgöl’ün etrafındaki ahşap masalarda piknik yapmaya gelen aileler çoğunlukta. Günübirlik gelen Bolulular da var.
 
 
Seringöl’e yaklaştığımızda fark ediyoruz ki bir misafirhane var. Orman Bölge Müdürlüğü idaresinde olan misafirhane için güncel rakamları gitmeden önce öğrenmenizi tavsiye ederim. Bir Kır Gazinosu tabelası gördük ama herkese açık mı bilmiyorum. 
 
İncegöl, Deringöl, Küçükgöl, Büyükgöl, Seringöl, Sazlıgöl, Kurugöl, Gülen Kayalar ve Dilek Çeşmesi derken yürüyüşün sonuna geliyoruz ve hava kararmak üzereyken İstanbul’a dönüş yoluna geçiyoruz.

Siz de sonbahar geldi, nereye gitsem diye düşünüyorsanız gazeller giyinmiş Yedigöller gezisi sonbaharın ahengini yerinde yaşamak için en güzel seçeneklerden biri.

Dönüş yolunda çevre köylerden gelenlerin kurdukları küçük tezgahlardan alıç meyvesi, kuşburnu almayı ihmal etmeyin:)
 
 
Hülya Meral






 
Soru, görüş ve yorumlarınız için lütfen bana yazın..
Facebook: Hülya'nın Valizi