Lombardiya'nın Gizli Kalmış Hazinesi Bellagio
MOYY (ÇİLEK) OTEL'DE FIRTINA DERESİ'Nİ DİNLEYEREK UYUMAK
Maksadım her gelişimde daha çok sevdiğim Ayder'de Gelintülü Şelalesi'nin kenarında mis gibi bir çay içmek, kazanda kaynatılmış sütlü mısırdan yemek, çimene basmak, stres atmak ve Karadeniz'in sohbetine doyamadığım sıcak insanlarıyla birkaç kelam etmek.
Moyy Fırtına deresinin kenarında, birkaç kuşaktır aynı aileye evsahipliği yapmış, şimdilerde bu yeşil coğrafyayı keşfe koyulan gezginler ile Karadeniz ve Kaçkar tutkunları için otel hizmeti vermeye başlamış 2 katlı ahşap bir konak.
Yıkılmaktan son anda kurtulmuş Moyy, %100 kestane ağacı kullanılarak inşa edilmiş çevredeki tek yapı diyebiliriz hatta.
Hemşincede çilek anlamına gelen Moyy, Londra'daki moda eğitimini tamamladıktan sonra memleketi Çamlıhemşin'e dönen Özlem Erol'un çabalarıyla yeniden yaşam bulmaya başlamış. İçerdeki herşey -hayatımızı kolaylaştıran birkaç elektronik eşyayı saymazsak- olduğu gibi korunuyor.
6 odaya sahip mini otelde dekoratif amaçlı kullanılan bakır siniler, tavalar, kaplar, ahşap kocaman bir masa, ahşap bir bavul, kuzine soba, çaydanlık, un eleği, çay toplamada kullanılan hasır sepet, tabure, gaz lambası gibi aile yadigarı eşyalar insanı yıllar yıllar öncesine götürüyor. Dokunduğunuz her şeyde geçmişin ve ahşabın sıcaklığını hissedebiliyorsunuz.
Otelin giriş katı moyycafe olarak hizmet veriyor. Çayınızı kahvenizi alıp gazete karıştırmak, içinde bulunduğunuz dekorla 2 nesil önceki Karadeniz'i yaşamak istiyorsanız, konaklamasanız da burada bir mola verin derim.
Arka balkonu ve üstteki 3 odası Fırtına'nın şırıl şırıl akan deresine bakan otelin odalarında dereyi dinleyerek uyuyabilir, cafesinde Özlem Erol tarafından üretilmiş, binbir çiçekten toplanmış taze, mis gibi yayla balından hatta karakovan balından bulabilir, karnınız açsa doğanın torpil geçtiği bu şanslı ilçede yerel tatları deneyebilirsiniz.
Şansınıza hasat zamanından birine denk gelmişseniz çayın nasıl toplandığını izleyebilir, eşsiz habitata sahip yaylalarda gezintiye çıkabilirsiniz.
Benim şimdiden burnuma muhlama, tereyağlı karalahana dolması ve kuzine sobada pişmiş mısır ekmeğinin kokusu geldi bile..
İSTANBUL'UN ARKA BAHÇESİ: POLONEZKÖY
Özellikle bahar gibi geçirdiğimiz ılık kış günlerinde güneşin göz kırptığı bir haftasonuna denk getirip baharın gelişini çok uzaklara gitmeden yaşamak isteyenlere bu 165 yıllık köyde hoşça vakit geçirilebileceğini söyleyebilirim. Bugün köyde 90’ı Polonya kökenli olmak üzere yerleşik 250 Türk yaşıyor.
Orman içindeki köy, Anadolu yakasının en büyük oksijen depolarından biri. Köyün ormanların içinden geçen iki yürüyüş patikası var. Bunlardan biri hemen köyün girişinden başlıyor ve beş kilometre boyunca kestane ağaçları arasından ilerliyor.
Oteller ve restoranların çoğunun ismi yıllar önce bu köye yerleşmiş eski Polonyalıların isimlerinden esinlenilerek konmuş. Yol üzerindeki Ludwik Dohoda, Zozista, Rizi, Stella, Lora, Lara Roza, Hera, Defne, Kriha, Club Adampol, Alinda’da vakit geçirebilirsiniz.
Tüm bu restoranların yanı sıra Polonezköy’ün en çok bilinen restoranı Leonardo, umduğunuzun fazlasını verebilir. Aile büyüklerinden Leonardo Dohoda’nın 80 yıllık evinin restore edilmesiyle ortaya çıkan restoran oldukça şık. Dünya mutfaklarından da leziz yemekler sunabiliyorlar. Açık büfe brunch istiyorsanız içeceklerin fiyata dahil olmadığını göz önünde bulundurmanızı öneririm, sürpriz bir hesapla karşılaşabilirsiniz.
Bir diğer restoran ise Hera. İstanbullu Rum, Keleşoğlu ailesinin aynı zamanda pansiyon hizmeti de verdiği evin iki tarafı da ormana bakıyor. Özel soslu Hera kabak ve yedi çeşit peynirin karışımından oluşan bir ara sıcak olan peynir köftesi, şaraplı biftek, krepler, Rus pastaları, Rum mezeleri, Rus baharatlı havuç mezesi dimağınızda güzel bir iz bırakacaktır. Düğünler için geniş bir bahçeleri bulunuyor Hera’nın.
Club Adampol de hem konaklayabileceğiniz hem brunch veya yemek için tercih edebileceğiniz bir mekan. 68 odası, yüzme havuzu, çocuklar için kaydıraklı yüzme havuzu mevcut.
Çocuk parkı, çocuk eğlence odası, tenis kortu, basketbol, voleybol, futbol sahası, spor salonu, sauna ve jakuzisi de bulunan tesiste doğayla baş başa bir haftasonu geçirebilirsiniz.
Polonezköy’deki bir diğer tesis ise Polka Country Hotel. Otelin köy kahvaltısında iki çeşit peynir, hakiki bal, ev yapımı bahçe reçelleri, omlet ceşitlleri organik domates, salatalık ve özel polka pohçası bulunuyor.
Köyün en sempatik konaklama yerlerinden biri Polina Pansiyon.
Stella Pansiyon köyün en ünlü ‘’kendin pişir, kendin ye’’lerinden biri. Vadiye bakan kocaman bir bahçede aynı anda 1500 kişiye hizmet verilebiliyor. K
Ludwik Dohoda’nın yemyeşil bir araziye yayılmış, vadi manzaralı Ludwik Pansiyon & Restaurant’da barbekü keyfi yapabilirsiniz.
Tüm bu pansiyon ve restoranların yanısıra Polonezköy meydanından dümdüz devam ettiğinizde, Cumhuriyet Köyü’ne doğru geniş arazilere kurulmuş 200- 300 kişi kapasiteli mesire alanlarını görebilirsiniz. Şirket, dernek, okul piknikleri için hazırlanmış bu alanlarda dilerseniz bireysel olarak barbekü yapıp ata binebilir, 5 km.lik yürüyüş parkurunda ter atabilir, mevsimiyse ağaçlardan kiraz tadabilirsiniz.
Haftasonları rezervasyon şart. Polonezköy’e en yakın ulaşım 8- 10 km mesafedeki Çavuşbaşı ve Cumhuriyetköy’den. Buraya otobüs ve minibüsler çalışıyor. Ancak bu köylerden taksi bulunamayabilir. Gitmeyi düşündüğünüz mevsime göre teyit edin. Dönüş saatinde yoğunluk nedeniyle trafik olacağını hesaba katın.
1. Seçenek: Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü geçtikten hemen sonra Beykoz/ Kavacık sapağından çıkın. Polonezköy- Riva tabelasını izleyin. Yol çatallaşınca, sağdan Acarlar İş Merkezi’nin önünden devam edin. Acarlar Sitesi’nin A Kapısı’nı geçtikten sonra Çavuşbaşı yönünde devam ederek Polonezköy’e ulaşabilirsiniz.
2. Seçenek: Beykoz üzerinden Toygar’a, oradan Mahmut Şevket Paşa’ya, oradan da Üçpınar mevkiinde güneye yönelerek ulaşabilirsiniz.
3. Seçenek: TEM’in Ümraniye/Sarıgazi çıkışından çıkın. Carrefour’un önünden geçtikten sonra, Kocatepe Mezarlığı’nı geçer geçmez sağdaki üst geçitten Çavuşbaşı istikametine girin. Tabelaları takip ederek 15 dakika içinde ulaşabilirsiniz.
Yazı ve Fotoğraflar: Hülya Meral
CENNETE GÖNÜLLÜ SÜRGÜN: AŞK
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla ülke dışına çıkan Babür İmparatorluğu'nun 5. imparatoru Şahcihan’a (1593- 1666) karısı Mümtaz Banu Begüm (diğer adıyla Mümtaz Mahal) de eşlik eder ancak isyan sırasında 14. çocuğunu dünyaya getirirken vefat eder. (Hindistan’da çocuk doğururken ölen kadınların kutsal olduğuna inanılır.)
Mümtaz Mahal’e 16 yaşındayken aşık olmuş ve evlenmek için 5 yıl beklemiş Şahcihan sevgilinin gidişiyle yıkılır. Mümtaz Mahal, Sultan’ın gözünün feridir. O gidince gözlerinden fer, dizlerinden derman çekilir.
Sevgilinin ani gidişi Sultan’ı o kadar kederlendirir ki, ölmeden önce eşine kendisini sonsuza kadar hatırlatacak bir eser yaptırmasını vasiyet eden Aşk’ı için dünyanın en güzel mimarî eseri olan, ikinci bir örnek göstermekte zorlanacağımız, aşkın mabedinin, Tac Mahal’in yapılması için harekete geçer.
Şahcihan’ın gönlündeki sevginin büyüklüğünü sonsuzluğa kavuşturan cennet saraylarından bir saraydır Tac Mahal. Bu sebeple hiçbir masraftan kaçmaz, imparatorluğun malvarlığının büyük bir bölümünü bu eşi benzeri olmayan eser ve sevgilisinin hatırası uğruna harcar.
Şah o zamanki başkente adını veren Agra’daki kalenin neresinden bakılırsa bakılsın görülebilecek bu devasa eser için dünyanın her yerinden mimarlar çağırır, projeler ister. İstanbul'dan gelen mimarların projesine gönlü yatar ve aşk sarayı, Kuran’da tarif edilen cennete uygun olarak İbni Arabi’nin sırlar geometrisinin etkisi altında tasarlanarak 22 yılda tamamlanır. Etrafındaki dört nehir, içinden süt, şarap, su ve bal akan dört cennet ırmağını simgeler.
Zümrüt, yakut, pırlanta işlenmiş duvarlar
Yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılır. Yasin suresinin tamamı anıtın dört yanına nakış nakış işlenir.
Ana girişinde yazılı ayet: “ Gir Cennetime”
Her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Tac Mahal, girişindeki “gir cennetime” ayetiyle karşılar konuklarını. Mümtaz Mahal’in beş asırdır uyuduğu dev anıt mezar bugün “sonsuz aşk”ın simgesi, dünyanın en güzel “aşk türbesi”.
Kuşkusuz ‘başlangıç’ta da aşk vardı, biraz anlam ve şekil değiştirse de yaşadığımız yüzyılda da var. Bazen diğer yarım deriz, bazen ruh eşim. Her ne şekilde isimlendiriyor olursak olalım aşk, “en” olanı arar. Bir uçurumun ucu kadar en. Sayısızın içindeki sayıyı, tek olanı arar. Herhangi bir teki değil; niceliğin içindeki niteliği; belirsizlik içindeki belirlenmiş olanı arar. Şayet bulmuşsak onu, ne kadar şanslı olduğumuzu bize her daim hissettirendir aşk..
Cennete gönüllü sürgündür bir bakıma. Dibe indiğinde bile yüzeyde kalan herşeydir. Asırlardır tüm asaletiyle bestecilere, şairlere, yazarlara ilham olandır aşk, dizelerden, bestelerden, satırlardan en özenli, en lütufkar şekilleriyle dökülendir..
Aşk unutmamaktır. Hatırlamak ve hatırlatmaktır sevdiğini yıllar geçse de. Ömrü saatlere sıkışmış kelebek telaşıyla ordan oraya koşuşturarak yaşarken, bu yıl siz de unutmayın, hatırlayın sevginizi, sevgilinizi..Kendinize Şahcihan kadar olmasa da unutulmayacak bir aşk sarayı inşa edin gönlünüzde.
Her yıl 14 Şubat’ta kutlanan Sevgililer Günü bu yıl Pazartesi gününe denk geliyor. Sevgililer ve sevgilerini tazelemek isteyenler için haftaiçi gidilebilecek İstanbul’daki alternatif mekanların yanısıra haftasonu kutlamayı düşünenler için de İstanbul çevresindeki romantik mekan ve etkinlikleri sizler için derledim. Hepinize aşk dolu, sevgi dolu bir yıl dilerim.
Karın bütün güzelliğini sergilediği 1700 metre zirvede, gündüz sevgilinizle kayak yapmak, karlar üzerinde koşuşturmak ve eğlenmek, akşam da başbaşa, şömine karşısında şarabınızı yudumlamak ve aşkınızı yaşamak istiyorsanız Kocaeli Maşukiye'deki The Green Park Resort Kartepe sevgililer günü için güzel bir seçenek.
ABANT
Büyük Abant Oteli Cumartesi günü 2011’e özel ‘Sevgililer Günü Galası’ düzenliyor. Gala yemeği öncesinde keman eşliğinde sevgililer günü kokteyli ile başlayacak gecede Murat Başaran sahne alacak. Göl ve orman manzaralı oda seçeneği sunan otelin çevresinde sabah kahvaltısından sonra karda yürümek keyifli olacaktır.
ŞİLE
İstanbul’a 45 dk. mesafedeki Şile, doğayla kısa ve zahmetsiz buluşmak isteyenler için değerlendirilebilecek bir alternatif. Özellikle Ömerli ve Darlık barajları arasında yer alan, meşe, kayın ve çam ormanları ile çevrili Ulupelit köyündeki Lavanda Otel, her detayı düşünülerek hazırlanmış şömineli özel odaları ve şef Emre Şen’in hazırladığı romantik akşam yemeği ile bu yıl ağırlayacağı misafirlerini bekliyor.
SAPANCA
İstanbul’a bir saat mesafedeki Güral Sapanca Welness, Osmanlı’dan günümüze gelen tarihi ‘bal masajı’ uygulamasıyla ünlü. Hem huzurlu, sakin, romantik bir sevgililer günü hem de masaj, spa, welness hizmetleriyle sağlıklı bir haftasonu geçirmek istiyorum diyenler için oldukça şık bir program olabilir.
AĞVA
İstanbul'un en güzel köşelerinden biri olan Ağva’yı hâlâ gitmediyseniz Sevgililer Günü sizin için güzel bir bahane olacak. Ağva İstanbul'un yoğunluğundan kaçarak, sessiz sakin bir gün geçirip, aşkınızı tazelemek için dört mevsim gidilebilecek cennet mekanlardan.
Greenline Guest House Hotel Şile–Ağva arasındaki dağ yolunu takip ettiğinizde Ağva girişinde bulunan şirin bir otel. Geniş bir bahçesi var, şöminesi bulunan kapalı restoran ve iskele restoranından oluşuyor.
Keyfine düşkün aşıkların en mutlu olacakları yerlerden biri de Tranquilla Nehir Evi. İsviçre dağ evlerine benzeyen ahşap evler, ördeklerin gezindiği huzurlu bahçe, hamak ve salıncak keyfi istiyorsanız bu pastoral manzarayı kaçırmayın. Akşamları nehrin üstündeki salla karşıya geçen ışıklarla süslenmiş salı gidip gelirken seyretmek ise ayrı bir zevk.
Saklıköy Country Club şehirden uzaklaşmak için fazla vaktiniz yoksa İstanbul il sınırları içerisinde ama atmosfer olarak binlerce kilometre uzaklıkta hissi veren doğa aşığı çiftler için düzenlenmiş bir konsepte sahip.
SİLİVRİ
İstanbul’a en yakın romantik adreslerinden biri de Klassis Resort Hotel. Sevgililer Günü’nü Cumartesi kutlayacak otelde pop sanatçısı Altay sahne alacak. Gün içersinde her anı dopdolu yaşamak ve güne özel menüsü ile kadeh kaldırmak isteyenler için tüm detaylar düşünülmüş. Bu çok özel gecenin sabahında, sevgilileri denize karşı brunch keyfi bekliyor.
POLONEZKÖY
Sevgililer Günü’nü şehrin sıkıcı atmosferinden sıyrılıp Polonezköy’de modernize edilmiş köy havasında, şömine başında, şarap ve hoş bir yemek eşliğinde geçirmek istiyorum diyenler! Doğayla başbaşa, romantik bir gece ve arkasından canlı müzik için Legend Otel tercih edilir bir alternatif.
Polonezköy’de bir başka mekan da Polka Country Hotel. İstanbul’un yanıbaşında İstanbul’a hiç benzemeyen bir yer. Küçük bir Orta Avrupa kır oteli gibi. Polka usulü sarma bonfilesi, kestaneli pastası, şekerli ve şekersiz vişne likörü meşhur.
Polonya yemeklerinin tadına bakmak, ponçki tatlısı, lahanalı mantarlı börek proşki ve peynir köftesini denemek, değişik şarap türlerinin yanısıra wisniak denen ceviz likörü ve evyapımı likörleri şömine başında yudumlamak isteyenler için güzel bir seçenek. Kahvaltıda ev yapımı reçelleri, özel polka poğaçasını tatmanızı öneririm. Kahvaltı sonrası kolay bir parkura sahip ormanda yürüyüşe çıkabilirsiniz.
KARTALKAYA
Türkiye'nin popüler kayak merkezlerinden olan DorukKaya Ski&Mountain Resort, çam ormanları arasında, sonsuz beyazlığın ortasında renkli, çılgın eğlenceler ve sınırsız heyecanlar sunan bir diğer seçenek.
Şehirden uzaklaşamayan ancak özel bir gece yaşamak isteyenlere İstanbul’dan alternatifler..
Akordion ve keman eşliğinde şampanya, şarap servisi, odaya 4 ayrı lezzetten oluşan afrodizyak menü, romantik bir akşam yemeği, çikolata,1 şişe şarap, egzotik meyveler, gül demetleri, dileyenlere DVD çalarda unutulmaz aşk filmleri, odada kahvaltı gibi seçenekler Sürmeli Otel’de.
Efsanevi ”Steak&Lobster” restaurantı Frederic’s özel menüsü ile Sevgililer Günü’nün romantik ortamında aşkınıza ortak olacak. Bu unutulmaz gün için özel olarak hazırlanan seçkin menüde 'Ballı ve Kuşkonmazlı, 6 Baharatlı Mousse'tan ‘İstiridye ve Kırmızı Meyveli Vinaigrette’e, ‘Kızıl Körili Istakoz ve Çikolatalı Meksika Biberi Izgarası’ndan ‘Acı Çikolata ve Yaseminli Güllü Macaron’a kadar başka yerde bulamayacağınız lezzetler aşkınıza eşlik edecek.
Portofino Stage
Usta şeflerin özel malzemeler kullanarak hazırladığı Akdeniz Mutfağı’nın birbirinden lezzetli yemeklerine ev sahipliği yapan Portofino Stage sevgililer gününe özel mönüsü ile göz dolduruyor.
105 yıllık geçmişindeki ruhu ve dokusu tamamen korunarak, yeniden hayata döndürülen Lush Hotel, şehrin göbeğinde de keyifli zamanların geçirilebileceğini ispatlarcasına özgün, huzurlu ve keyifli bir akşam vaat ediyor. İstanbul’un tüm renklerini, içinde barındıran, Beyoğlu’na karakterini veren Sıraselviler Caddesi’nde, 12 numarada hizmet veren otelde, canlı müzik eşliğinde Sevgililer Günü yemeği, odaya şampanya ve çikolata tabağı, çift kişilik çikolata masajı, odada romantik karşılama gibi özgün seçenekler karşımıza çıkıyor.
Mia Mensa
Boğazın büyüleyici manzarası eşliğinde geçirebileceğiniz başka bir seçenek de Mia Mensa. Zengin menüsü ve şık dekorasyonuyla dikkat çeken restoran, Sevgililer Günü’nde çiftlere romantik bir akşam yemeği sunmaya hazırlanıyor.
Faces
Sevgililer gününe özel mönüsü ve mum ışığı ile aydınlatılmış romantik atmosferiyle Faces, sevgililere unutamayacakları bir gece hazırlıyor.