mardin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mardin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mazı Dağı Eteklerinde Yetişen Derik Zeytini


Zeus bir gün der ki: "İnsanlığa en değerli armağanı veren tanrı ya da tanrıça yeni kurulan kentin sahibi olacaktır." Deniz Tanrısı Poseidon ve bilgelik tanrıçası Athena yarışmaya başlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak yerlere götürerek savaşlar kazanacak "at"ı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir 'zeytin ağacı'na dönüştürür. Şehir halkı Athena'yı seçer ve şehre Athena adı verilir.


Bu seçim 'at' yerine 'zeytin ağacı'nı seçmek değildir sadece. Halk bu seçimiyle aynı zamanda göçebelik yerine yerleşikliği, savaş ve talan yerine barış ve uygarlığı seçmiştir. Bu nedenledir ki zeytin dalı barışın simgesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu sebeple bilenler 'Zeytinin içinde aslında tarih vardır, mitoloji vardır' der ve geçmişi yüzyıllara dayanan bu eşsiz bitkiyi öve öve bitiremezler.



Gemlik, Ayvalık, Altınoluk, Edremit, Nizip, Nazilli ve çevrelerinde yetişen zeytin ve zeytinyağı herkesçe malumdur ancak şu ana kadar bu coğrafyalar dışında, hiç denemediğim bir zeytin çeşidi var ki, beni tadından önce boyutlarıyla şaşırtmayı başardı.



Geçmişin hem tarih hem mimari kokan sokaklarıyla ün salan Mardin'in, Mazı Dağları sırtına dayanmış Derik ilçesinde yetişen özel bir zeytin bahsettiğim. 



Görünüşüne bakıp mercimek kadar küçücük zeytin ne lezzeti olur ki demeyin, o minicik, çekirdekli ufaklıkların tadı, yağı, tuzu, tadanın ağzını sulandırıyor. Bir kez denedikten sonra oturup bir kase zeytini ekmeksiz, katıksız yiyesiniz geliyor.


Lezzeti güzel, kendisi kıt bu endemik bitkinin salamurasını bulabilmeniz için Mardinli bir arkadaşınızın veya ahbabınızın olması şart çünkü birkaç senedir kurak geçen iklim sebebiyle önceki yıllarda alınan hasadın yarısı alınabiliyor. Dolayısıyla çok az olan bu ender Derik zeytini, kapanın elinde kalıyor. Korkarım yakında anzer balı gibi sıraya girilip alınabilecek.


Zeytine ve zeytinyağına merak duyanlar ve zeytinin büyülü macerasına katılmak isteyenler için gazeteci Celal Başlangıç'ın Komili sponsorluğunda hazırladığı 'Trilye'den Yusufeli'ne, Adatepe'den Derik'e Hayat Ağacıyla Yaşayanlar' kitabını öneririm. 



Kitapta Türkiye'nin dört bir yanındaki zeytin bahçelerine girecek, zeytinağaçlarının kökeninin Tevrat, İncil ve Kur'an'a kadar gittiğini ve yeryüzündeki ilk ağaç olduğunu öğrenince şaşıracaksınız. 



Kitap bana yetmez yerinde görmeliyim derseniz her yıl gerçekleşen 'zeytin hasadı'nı takip edin, özellikle Ayvalık, her yıl zeytin hasadı festivali konusunda başarılıyla ilerlemeye devam ediyor.

Hülya Meral





Yoresel Kahvaltilarin Gizemli Lezzeti: Zahter

Bazen bazi baharatlari aş erir damagim. Bunlardan biri de pekcogumuzun bilmedigi 'Zahter'di bugun. 

Daha once alisveris yapmadigim bir aktara girdim. Zahter istedigimi soyleyince, Antakyali olup olmadigimi sordu. Hayir degilim ama zahteri kullaniyorum pekcok seyde dedim. Sasirdi, sonra da ekledi: 'Nasil satacagiz zahteri bilmiyorum, hic kimse almiyor buralarda..' 


Yolda dusundum de, sahi ben nerden ogrenmistim zahteri? Oncelikle yoresel kahvalti veren mekanlar geldi aklima. Kahvalti ile birlikte mutlaka ufak kahvaltiliklarin birinde zeytinyagi digerinde zahter olur, kizarmis ekmegi once zeytinyagina sonra zahtere batirip yersiniz. Yaninda Erzincan tulum peyniri varsa daha bir sahane olur. 



Ikincisi de denedigim zahter kebabi vesilesiyleydi. Baharat seven biri olarak tadina bayilmistim.



Zahter, Arapcada kekik anlamina geliyor. Kahvaltılık zahterin içinde toz leblebi, susam, bulgur unu, zahter, karpuz çekirdeği, menengiç, tuz, kimyon, kişniş, şumra, nane, sumak ve tarçın var. Tum baharatlar kavruluyor ve ortaya zahter gibi sahane bir karisim ortaya cikiyor.

Tazesi mis gibi kokan zahter, salatalarda kullaniliyor. Ben zahteri uzerine kup dogranmis kirmizi biber, maydonoz, dereotu, capari ve uzerine eklenen nar eksisi ve zeytinyagi ile daha lezzetli hale getirmeyi seviyorum. Icine haslanmis nohut eklenerek harika bir diet yemegine veya hafif bir salataya cevrilebilir.


Zahteri daha once cay olarak hic denemedim ama kurutulmus zahter, Antakya, Kilis, Gaziantep ve Mardin'de cokca tuketiliyor.

Bana kalirsa zahter diger baharatlarin arasinda harcaniyor. Aslinda ikinci ligden cikip birinci lige cikmayi coktan hak ediyor. 

Yarin once bes cayi icin kendi olusturdugum tarifle zahterli aycekirdekli tuzlu kurabiyeyi ardindan fistikli zahter kebabi yapmayi deneyecegim. 

Antakya'ya selam olsun :)

Hulya Meral

Hiç mercimek kadar zeytin yediniz mi?



Mardin'in Mazı Dağları sırtına dayanmış Derik ilçesinde yetişen özel bir zeytin bahsettiğim. Görünüşüne bakıp mercimek kadar küçücük zeytin ne lezzeti olur ki demeyin, o minicik çekirdekli ufaklıkların tadı, yağı, tuzu, tadanın damağını sulandırıyor. Bir kez denedikten sonra oturup bir kase zeytini ekmeksiz, katıksız yiyesiniz geliyor.



Lezzeti güzel, kendisi kıt bu endemik bitkinin salamurasını bulabilmeniz için Mardinli bir arkadaşınızın veya ahbabınızın olması şart çünkü
2-3 senedir kurak geçen iklim sebebiyle önceki yıllarda alınan hasadın yarısı alınabiliyor dolayısıyla çok az olan bu ender zeytin kapanın elinde kalıyor. Korkarım yakında anzer balı gibi sıraya girilip alınabilecek.

Zeytinin içinde aslında tarih vardır, mitoloji vardır.
Zeus bir gün der ki: "İnsanlığa en değerli armağanı veren tanrı ya da tanrıça yeni kurulan kentin sahibi olacaktır." Deniz Tanrısı Poseidon ve bilgelik tanrıçası Athena yarışmaya başlar. Poseidon üç dişli çatalını bir kayaya saplar ve insanları uzak yerlere götürerek savaşlar kazanacak "at"ı yaratır. Athena ise mızrağını yere saplayarak onu bir 'zeytin ağacı'na dönüştürür. Şehir halkı Athena'yı seçer ve şehre Athena adı verilir.
Bu seçim 'at' yerine 'zeytin ağacı'nı seçmek değildir sadece. Halk bu seçimiyle aynı zamanda göçebelik yerine yerleşikliği, savaş ve talan yerine barış ve uygarlığı seçmiştir. Bu nedenledir ki zeytin dalı barışın simgesi olarak günümüze kadar gelmiştir.


Zeytine ve zeytinyağına merak duyanlar ve zeytinin büyülü macerasına katılmak isteyenler için gazeteci Celal Başlangıç'ın Komili sponsorluğunda hazırladığı Trilye'den Yusufeli'ne, Adatepe'den Derik'e Hayat Ağacıyla Yaşayanlar kitabını öneririm. Kitapta Türkiye'nin dört bir yanındaki zeytin bahçelerine girecek, zeytinağaçlarının kökeninin Tevrat, İncil ve Kur'an'a kadar gittiğini ve yeryüzündeki ilk ağaç olduğunu öğrenince şaşıracaksınız.
Yazı ve fotoğraflar: Hülya Meral