kitap fuarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap fuarı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Coelho ile Yolculuk

 
Beş futbol sahası büyüklüğünde yılda 2 milyon kişinin ziyaret ettiği bir Kitap Fuarı düşünün.

İnanılmaz değil mi?
Yer Buenos Aires..Türkiye ile karşılaştırmayın bile, ben de o gaflete düştüm. Çeşitli şehirlerde saatler süren kitap fuarı kuyrukları bekledim ama hiçbiri hafsalamın alamayacağı kadar büyük değildi. Pavyon pavyon gezip gün sonunda tabanlarıma çöken ağrıya aldırmadan sanki bir daha o kitabı bulamayacakmışım gibi dayanamayıp onlarca kiloluk kitapla çıkmam da cabası. Tabii yüzümdeki gülümseme tarif edilemez..:) Gelecek yıl Buenos Aires Kitap Fuarı'ndan da aynı surat ifadesiyle çıkarken bir fotoğrafımı görebilirsiniz her an :)


Kitap ve Arjantin demişken Buenos Aires’ten bahsetmişken aklıma haliyle dünyada ve ülkemizde çok sevilen Güney Amerikalı yazarlar geldi ve içlerinde en sevdiklerim..
Gelin görün ki tam da bu yazıyı yazdığım sırada, masamda henüz bitmemiş olan Paulo Coelho’nun Hac kitabının durması da tesadüf olmasa gerek.
 
 Coelho’yu ilk 1997’de lise yıllarında okuduğum Simyacı kitabıyla tanımıştım. Kitap üniversite sınavına girmeme az kala bir zamanda karşıma çıkmış bana Eğer birşey istiyorsan, gerçekten istiyorsan, gerçekleşmemesi mümkün değildir çünkü bütün dünya bu amaç uğruna çalışacaktır!diyordu. İşe yaramadı da değil hani..
Arkasından diğer kitapları Piedra Irmağının Kıyısında, Portobello Cadısı, Veronika Ölmek İstiyor, Brida, Kazanan Yalnızdır, Elif, Zahir ve en sonunda (neden sona bıraktığımı bilmiyorum) ilk romanı Hac kitabı geldi.
Hepsiburada.com sitesinden alınmış görseldir.
 
Brezilyalı yazarın eserlerinin nerdeyse hepsi arayışa odaklı. Hayatın gerçek anlamda ne olduğuyla ilişkilendirilen kahramanlar ve olay örgüleri mevcut. Kader, yazgı, aşk vazgeçilmez konuları..Özetle; hiç bir zaman pes etme, vazgeçme ve arayışın sürsün diyor.
Hac ile 1986’da İspanya’nın Galiçya bölgesindeki Santiago Katedrali’ne yaptığı 700 km’lik hac yolculuğunu, Yol'u anlatıyor. Kitapta Yol'un kendisi amaç değil, kahramanın iç sesiyle buluşmasını sağlayan araç.
 
 
Üç hac yolu var. Biri Aziz Petrus’un Roma’daki mezarına giden yol, diğeri Hz. İsa’nın Kudüs’teki mezarına giden yol, üçüncüsü de kendi izlediği kitapta geçen yol.


Hac, aslen yazarın kişisel hayatında dönüşümler yaratan üçüncü yolun romanı. Çünkü bu yolculuk Coelho edebiyatının başlangıcı oluyor, bu kitaptan sonra diğer kitapları yayınlanmaya başlıyor.
 
 
Meditasyon veya yogaya ilgi duyanların severek okuyacağı bir kitap. Keza kitapta pek çok egzersiz var. (Mavi Küre Egzersizi, Diri Diri Gömülme Egzersizi, Nefes Alma Egzersizi, Su Egzersizi, Haberci Ritüeli..vs)
 
 
Yol’un metafor olarak kullanıldığı Coelho seçkisi kitaplardan Hac, yazarın iç sesinin kendi iç sesinize karışmasını sağlayabilir. Şimdiye kadar yazarın hiçbir kitabını okumadıysanız Hac, 'Coelho ile Yolculuk' için iyi bir fikir.
İyi okumalar
Hülya Meral

Soru, görüş ve yorumlarınız için lütfen bana yazın..
hulya_meral@hotmail.com
twitter.com/hulyameral
Facebook: Hülya'nın Valizi
 
 
 

Yekta Kopan: Söylediklerimin teğellerine bakılmasını isterim

 
Dergilere şiir yollayarak başlayan bir yazın hayatı..
Önce Yarın Dergisi’nde 1982’de şiiri yayınlanıyor. Ardından dergiye öyküler, denemeler de gönderiyor. O zamanlar Ankara’da edebi muhitlerde bira ve Birinci sigarası pek tutuluyor. Hiçbir zaman bir aidiyet duygusuyla düşünce cemaatinin içinde olmak istemedim diye herhangi bir gruba dahil olmak istemediğini de açıkça belirtiyor. NTV Gece ve Gündüz Programı  sunucusu, yazar, seslendirme sanatçısı Yekta Kopan’dan söz ediyorum.
 
 
Kopan’ın ilgiyle takip ettiğim, kültür sanatla ilgili yorum ve eleştirilerini, fikirlerini paylaştığı http://filucusu.blogspot.com isimli bir bloğu da var. İyi ki var. İş güç koşuşturmacasında bir nebze olsun nefes almamızı sağlıyor.
İlk kitabı 30 yaşında yayınlanan Yekta Kopan’ın ilk zamanları soyutlamayı kurmaca bir metne nasıl entegre edebilirim diye düşünerek geçmiş. Olay örgüsü içinde yazmaya başlamasının Hayalet Gemi kitabıyla ortaya çıktığını belirten yazar, II. Yeni şiiri ve Güney Amerika edebiyatını sevdiğini özellikle vurguluyor. (sahi Güney Amerika edebiyatını sevmeyen var mıJ )
Askerden sonra Can Yayınları yazarlarından Murat Gülsoy ile tanışıyor. Eserlerinde yolunda gitmeyen insan ilişkilerini işliyor. Öykünün belli bir sınırla yazıldığı 90’lı yıllar en zor zamanlar..
Hangi yazarları izlediniz sorusuna, ‘Karbon Kopya’ya kadar etkilendiğim hepsine, alın işte bunlardan etkilendim dedim, bir çeşit saygı duruşu’ diye cevap veriyor.
Okumanın da geleneğe dayanan bir noktası var
Asıl hedefim iyi bir okur olmak diyen ve yazılan bir satırın peşinde olduğunun altını çizen Kopan, sevdiği, okuduğu, etkilendiği yazarları ise şöyle sıralıyor. Borges, Kafka, Nabokov, Calvino, Çehov, Tanpınar, Oğuz Atay, 50 kuşağının tamamı (modernistler). Feyyaz Kayacan, Özcan Ergüder (Maskeli Balo), Selçuk Baran gibi yazarlar da yine severek okuduğu isimler.
 
 
Ana akımdan çıkmak tu kakadır
Ana akımdan çıkmak okuyucu, yazar ve yayınevi için hoş karşılanmaz, tu kakadır. Biz okuyanlar ana akımın dışına çıkıyorsak erdemli insanlar değiliz. Hayat diye bir şey var. Bunu anlamlandırabilmek, korkularımızla yüzleşebilmek ve hayatı zenginleştirmek için yapıyoruz bunu.
Söylediklerimin teğellerine bakılmasını isterim
Hangi türde yazmayı seviyorsunuz sorusuna 'Türler arası ayrıma katılmıyorum. Nasıl yazmaya başlıyorsam öyle devam ediyorum (roman, öykü..v.s) Tanımlanmış, belirlenmiş anlatım tarzını sevmiyorum. Çerçeveyi sevmiyorum. Söylediklerimin teğellerine bakılmasını isterim. Meselesi olmayan sanata ve edebiyata inanmam.'cevabını veriyor.
Ankara iki şeyi sağladı bana
Ankara’dan İstanbul’a geldiği yılları çölden denize ulaşmak olarak tanımlayan Yekta Kopan ‘Ankara uzun yürüyüşlerin ve sohbetlerin şehridir. Garip yalnızlık duygusu çocukluğunuzu etkiler, sonra yazarsınız. Ankara iki şeyi sağladı bana. Çok okumamı, düşünmemi, araştırmamı ve çok geveze olmamı sağladı. ‘ diyerek Ankara'ya, çocukluğuna, gençliğine bir selam çakıyor. J
İyi ki Ankara’da yaşamış, iyi ki var, iyi ki yazıyor ve iyi ki gevezeJ
İyi okumalar


Hülya Meral

Soru, görüş ve yorumlarınız için lütfen bana yazın..
hulya_meral@hotmail.com
twitter.com/hulyameral
Facebook: Hülya'nın Valizi

 

KALAYLI KAPLARDA ALAYLI YEMEKLER


Sahrap Soysal'ın yayınevi Doğan Kitap'tan taze taze çıkmış yeni kitabı Kalaylı Kaplarda Alaylı Yemekler. Geleneksel mutfakları ve dünya mutfaklarını ekranlara gülen yüzü ve tatlı diliyle taşıyan Soysal son kitabında, bakır kapları yapan zanaatkârları, Osmanlı mutfağında bakır kapların yerini, özellikle bakır kaplarda pişirilmesi gereken yemekleri anlatıyor. Zaman zaman çocukluğuna gidiyor ve artık bugün unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri bize yeniden hatırlatıyor. Gravürlerin ve Osmanlı döneminde Anadolu’ya gelen Batılı gezginlerin anlatımlarını da içeren Bakır Kaplarda Türk Yemekleri, artık unutulmaya yüz tutmuş bir kültürü bize yeniden anımsatıyor.

Biz bakır kaplarla büyüdük. Bugün dönüp baktığımda çocukluk anılarımın çoğuna mutlaka bir bakır kabın eşlik ettiğini görüyorum. Kışın sobanın üzerinde tıslayan güğüm, yanında ona eşlik eden demlik, tereklerde lengerler, tandıra sarkıtılan, ocağın üstüne asılan zincirli debbeler, çeşmeye suya giden kızların kolunun bir uzantısı gibi görünen helkiler, içine yağ bastığımız badyalar, gelinlerin ellerinden hiç düşmeyen ibrikler, yoğurt mayaladığımız bakraçlar, kışın sarılmak, içine girmek istediğimiz mangallar, pekmez günlerinde başrolü oynayan kazan, yazın buz gibi ayran, kışın ateş gibi salepler içtiğimiz maşrapalar, yıkandığımız testiler, hamur veya köfte yoğurduğumuz leğenler, devamlı göz önündeki sahanlar, fırına gönderilen tepsiler, siniler ve daha nice kap kacak hep bakırdandı ve bu durum o günler için oldukça normaldi. O zamanlar bilmesem de bu görüntü ve anıları sanki bugün için biriktirmişim gibi geliyor bana.” diyen Soysal Tüyap İstanbul Kitap Fuarı 2011'de Doğan Kitap standında yeni kitabını imzaladı.

Sahrap Soysal Yazar Hakkında

1959 yılında Gümüşhane’de doğan Sahrap Soysal, ODTÜ Kimya Bölümü'nden mezun olduktan sonra, 1983-1998 yıllarında çeşitli şirketlerde yönetici olarak çalıştı. 2001 yılında “Mutfakta Keyif” programını hazırlayıp sunmaya başladı. "Bir Yemek Masalı" (2004 Gourmand Dünyanın En İyi Yemek Kitabı Ödülü), "Anne Ben Acıktım!" (2004) ve "Sevgilim, Akşama Ne Pişirdin?" (2007 Gourmand Yılın En İyi Yemek Kitabı Onur ödülü) adlı kitapları Doğan Kitap tarafından yayımlanan Soysal, halen televizyon programlarının yanı sıra Hürriyet, Milliyet, Posta gazeteleri ile Seninle dergisinin yemek konusunda yayın danışmanlığını ve editörlüğünü yapıyor.


HÜLYA MERAL

https://twitter.com/hulyameral