Dünyada iki yapı var ki geçici olarak inşa
edilmelerine rağmen yıkılmalarından vazgeçilip şu an yıl boyu milyonlarca bilet kesen müzeler olarak ziyaret
edilmekteler.
İlki Fransa’nın başkenti Paris’teki hepimizin bildiği Eyfel
Kulesi. 1887- 1889 yılları arasında Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Paris
fuarının giriş kapısı olarak inşa ediliyor. Sadece 20 yıl kullanımda kalıp sonra
yıkılması planlanırken yüksekliği sebebiyle Atlantik ötesi haberleşmeye yarayacağı fark ediliyor
ve yıkımından vazgeçiliyor.
İkinci yapı ise Belçika’nın başkenti Brüksel’deki
Atomium. Şimdilerde müze ve sergi sarayı olarak kullanılan yapı aslında 1958’de
Brüksel Dünya Fuarı’nın simgesi olarak 6 aylığına yapılıyor, ancak sonra
yıkılmıyor ve Atomium da Eyfel Kulesi gibi ünlü mimari yapılardan biri haline
geliyor.
Atomium- Brüksel |
Dış
cephesi çelik olan bu ünlü yapı mühendis André Waterkeyn tarafından hayal
edilerek mimarlar André and Jean Polak
tarafından çiziliyor. Felsefesi yüzyıllar boyunca kulelerle, piramitler veya
katedraller ile yükseğe, en yükseğe erişmeyi hedeflemiş insanoğlunun burada
sadece fen bilimleri ile buluşmasını
vurguluyor.
Atomium’u farklı kılan, alıştığımız standart
yapılara benzemeyip demirin kristal yapısının 165 milyon kez büyütülmesinden
esinlenerek yuvarlak top şeklinde dizayn edilmiş olması.
102 metre
yükseklikteki yapıda 9 top bulunuyor ve birbirine tüp geçitlerle bağlanan bu
topların 7 tanesi ziyaret edilebiliyor.
Hatta 4’üne merdivenle veya yürüyen
merdivenle çıkabiliyorsunuz, ilginç bir deneyim. Heyecanlanmadım desem yalan
olur.
En üst topa asansörle çıkabiliyorsunuz ve işte
bütün Brüksel 360 derece gözlerinizin önünde. Burada aynı zamanda bir restoran
da bulunuyor. Üstelik müze 18.00’de kapanmasına rağmen restoran gece 23.00’e
kadar açık. Gece 2970 led ışıkla aydınlatılan bu ilginç yapıyı uzaktan izlemek de ayrı bir
keyif.
Atomium’da
gezebilecek pek çok sergi de bulabiliyorsunuz. Akşamları kokteyller veya tematik
partiler de düzenlenebiliyor.
Çocuklar da
unutulmamış. 6-12 yaş arası çocukların eğlenebilmesi için İspanyol
sanatçı Alicia Framis’in tasarladığı raindrop’lar var. Çocuklar bunların
içindeki pofidik yastıklarda uyuyabiliyor, oynayabiliyorlar. Hatta çoğu zaman okullar
gruplar halinde burayı ziyaret edebiliyor.
Gitmişken
hemen yan bahçesindeki (Atomium’un içinden görünüyor) bizim Miniatürk’ün
benzeri ama daha az örnek maketin sergilendiği Mini Avrupa’yı da
görebilirsiniz. Atomium ile Mini Avrupa’nın biletlerini kombine sattıkları için
rakam daha makul oluyor.
Unutmadan; çok cüzzi bir rakam karşılığı sesli rehber kiralayıp
Atomium ve görünen önemli binalar hakkında bilgileri dinleyebiliyorsunuz. Türkçe
dil seçeneği de mevcut.
Ne dersiniz?
Brüksel’i gökyüzünden izlemeye değmez mi?
Açılış: 10.00 Kapanış:
18.00
Atomium:
Çocuklar: 6 Euro
Yetişkinler: 11 Euro
Atomium + Mini Avrupa:
Çocuklar: 15,20 Euro
Yetişkinler: 23,10 Euro
Yazı ve Fotoğraflar: Hülya Meral
twitter.com/hulyameral
Facebook: Hülya'nın Valizi
hulya_meral@hotmail.com
Bazı fotoğraflar Atomium'un Facebook sayfasından alınmıştır.